top of page
Yazarın fotoğrafıŞenol YAZICI

Anılar: Bahar 2013

Güncelleme tarihi: 2 Şub 2021


BİR ANADOLU DERGİSİNİN EN SAĞLAM İSTİNAT NOKTASI NERESİDİR?


" maviADA BAHAR 2013 sayımızda, sormacamızda DERGİLERDİ konumuz.


Katılan, alana ömrünü vermiş insanların, seçkin yazarların, hatta merhum Cemal Süreya'nın üzerinde birleştiği en önemli nokta, BİR DERGİ KENDİNE İNANMALI ve KENDİNE GÜVENMELİDİR... olmasının şaşırtıcı bir yanı yok...

Peki bir derginin "GÜVENECEĞİ KENDİSİDİR,.." ne anlama gelir?


Öncelikle söz verip yayın kurulunda olanlar, sonra temsilcileri, sonra yazarı çizeri, okuru, abonesi, üyesidir...

Konukları sorumlu tutacak değiliz ya...Devletten de GÖLGE ETMESİNDEN öte bir şey beklemediğimize göre...


Fark ettik ki biz bu noktayı, daha ilk dergimiz KİMSE-SİZ'e başlarken de "amentü" bilip öyle başlamıştık. Tam 12 yıl önce... Ve ne yaptıysak bir avuç arkadaşımızın emek ve katkısıyla KENDİMİZ yaptık...


OKUMAYA NE DERSİNİZ...belki sizin de tınlayacak bir gönül teliniz vardır, maziye bakıp..."

Niçin DERGİ derdimiz oldu?


Niçin KimseSİZ?


Soluk alınacak, dinlenecek bir yer , ait olma duygumuzu doyurmamızı sağlayan bir birliktelik, yani bir aile yaratmaktı derdimiz. Genetik yapısı, yaşamları farklı, ama özlemleri, düşünsel dünyaları bir birine yakın; kesinlikle sıra insanlardan daha çok duyumsayan ve gören, ama anlatamayan, anlatamadığı için yalnızlık ve kimi de öfke duyan insanlardan bir aile.

Yaşam fırtınalı bir deniz. İnsan denizi. Dergi bu denizlerde parlayan, çıkışı işaret eden solgun fenerler olabilir diye düşünüyorduk. İyi de, dergi zor işti, en başta ekonomik destek isterdi. Güvenecek kimsemiz yoktu. Ararken bulduk.

Kimse bizdik. Kimse sizdiniz. *** İkinci "S" si büyük olmayan kimsesizin sözlükteki ilk anlamı en kötüsü; insansız, yalnız, ıssız. İkinci anlam; adamsız, tek başına; bir sonbahar hüznü. Çarpacak duvarlar arayan bir pervasızlık. Düşünsel yapısı, etiği, hazırlanışı olmayan bir kahramanlık. Üçüncü anlam; kendi kendine, yardımsız insan...

Var mı öyle tanıdıklarınız?

Bir bahar telaşıdır bu insanlar. Namerde muhtaç olmadan, kendi olanaklarıyla var olmak tek arzuları. Bizim ki, bunlardan biri değildi. Belki hepsi, ama dahası da olmalıydı. *** Bir de kimse var. İnsan, varlık gibi anlamları var. Kimsesizlik edilgenlik, güçsüzlük gibi dururken, kimse, etken ve güçlüdür. Ondan mı, kimsesizliğimizin sessiz çığlıkları içimizde bir ustura ağzı gibi dolaşırken sözcüklere dökülmez, utandırır? Ondan mı, kendi bahçemizde dal olamamışken daha, başkalarının bahçelerinde ağaç olmaya heveslenir, varlığımız pireyken, aslanlara bile kimse olmaya soyunuruz. Çünkü, kimse olmak; onur, ağalık; kimsesizlikse; yarıcılık, onursuzluk gibi durur. Ondan dünya, kör, topal şövalyeler, cömert yoksullarla doludur. Beyoğlu'nda dilenir, Taksim'de sadaka veririz.

Ne zaman kimsesizlik ve kimse aklıma gelse, o filmin, Arabesk'in izlerken kahkahalar attıran ama sonradan içinizi kanatan sahnesi aklıma gelir. İstanbul'a kaçan kız rolündeki Müjde Ar'a orayı göstermeye hazır, yardımsever ne çok kimse vardır.


Ne öyle kimse istiyorduk, ne de öyle kimse olmak. Daha özü kimse istemiyorduk. Kimse sizdiniz, kimse bizdik. Ellerini yüreğinin ve aklının ceplerinde gezdirip kendi rüzgârını yaratabilen herkes bizdendi. Hatta yaratmaya uğraşıp yenilenler de.

Ondan kimseSiz *** Tarihi yazan, insanlığın kaderini değiştiren büyük adamlara bir göz atın. Kendilerinden başka kimseleri yoktur. Ne bir kurtarıcı ararlar, ne de çöküntülere uğrayıp teslim olurlar. Kimse varsa, onlar için sadece sahip oldukları güçlerin bir bölümüdür. Kimse yoksa varlığının bir kısmını kaybetmiş zengin insanlar kadar biraz üzülürler sadece. Çünkü en büyük varlığın insanın kendi iç gücü olduğuna inanırlar. O sayede eğitimsiz bir işçi, dünyanın baş tacı ettiği bir yazara dönüşür, Anadolu bozkırında imparatorluk ordularının kovaladığı bir yalnız adam da çağının en dinamik cumhuriyetinin başkanına. Bu başarılar rastlantısal değildir. Düşünsel temelleri, felsefesi, kimseleri hesaba katan müthiş bir planı ve değişmeyen kuralları olan bir iç gücünden kaynaklanır. O insanlara hasretiz.


Ondan, adımız "kimse Siz." *** O zaman çizgimiz ne? Bu soru, bir dergiye ne kadar uygun? Geçmişleri birbirine hiç benzemeyen sadece ortak idealleri yazmak olan insanları bir araya toplamaya çalışıyorsunuz. Onlara koyacağınız her baraj daha azlara inmenize, tüm yeryüzünden bir bölgeye yönelmeyi getirir ki, öyle bir lüksümüz olduğunu sanmıyor, birilerine zenci muamelesi yapmaya gerek olduğunu da düşünmüyoruz. Sanatın ve insanın temel etik değerlerine uyan, estetik kaygısı taşıyan her yapıt saygıyı hak eder. Ve kuşkusuz üreten insan da. Başkaları, yani daha özele inenler, denizin değil de damlanın öyküsüne kendini vermiş olanlar, evrensel insanın değil de, bir insanın şiirini yazanlar, yüz yıl sonrasını değil de bir sonraki seçimi hesap edenler, zaten kendi dergilerini çıkarmıyorlar mı? Yeterince çizgi oluşturup kendilerinden başka kimseyi tanımadıklarından kimileri, kimsesiz kalmadı mı?

Belki de iyi oldu, kendi içimize döndük.


Artık kimse Siz.

Bundan sonra; elbet verdiğimiz sözleri tutacağız. Ama yeni dönemde yapılacaksa öyle yapılacak maviADA... Yaparsak o kurtuluş ruhunu uyandırıp öyle yapacağız.

Yapıtına dikkat çekmek, bir yere ulaşmak isteyen, sırça saraylardan, yayın dünyasının fırsat eşitliği tanımayışından yakınan yazarımız çizerimiz de el verecek. Elbette saygıyı taşıyan büyüklere saygımız hep olacak, ama Anadolu'nun imece dergilerine konsomatris muamelesi yapan ünlülerle hiç işimiz olmayacak. Hele her dergiyi saftiriklerin sebil çeşmesi gören , ancak bir uğramalık reklam işine yarar diyen, asıl sahip olması gereken adam ruhuyken, uydurma bir kispetle sanatçıya soyunan, yalan da ve vaatte uzmanlaşmış yeni yetme yazar şair bozuntularına hiç selamımız olmayacak. Gerçekten düşünmek, yazmak çizmek, ürettiğini bir yerlere taşımak isteyen sahici insanlara arkadaş olacağız, ona kendini iyi hissedeceği bir dünya yaratacağız.

Samimiyet ve "İNSANLIK" belgesi nereden alınıyorsa, o istenecek illa ki...


BİZ EMEK VERİYORSAK, HERKES de VERECEK, HERKES KENDİ OKURUNU KENDİ YARATACAK... BİZ DE LAYİK OLACAĞIZ.

DERGİ KİŞİSEL BİR ÜRETİM DEĞİL, İMECE ve KOLEKTİF BİR ÜRETİMDİR.YAPITINIZIN YER ALMASI REKLAMINIZDIR, GELECEĞİNİZE YAPTIĞINIZ YATIRIMDIR, ARDINDA DURMANIZSA KİŞİLİĞİNİZ...


TUTULACAK SÖZÜMÜZ YOKSA , O ZAMAN BİRLİKTE HARÇ BİTTİ, YAPI PAYDOS DEMEYE CESARETİMİZ DE Mİ YOK?..


Sermaye dergileri kapısında uzayan kuyruklardan gururlanıyor, sadece boya posa, ayakkabı numarasına bakmıyor, metal kaplama dişlileri bile eliyor, altından başkasına hayır diyor; bizce sakıncası yok, erkeninden el kapılarında sıraya girilebilir...


Elimizden geleni yaptık ve 11 yıl anlattık da...


Anlayanlar lütfen parmak kaldırsın.


Şenol YAZICI, 2013 BAHAR

*

24 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page