top of page
Yazarın fotoğrafıNurdan Aladağ

Yalova Geceleri

Güncelleme tarihi: 30 Tem






Nurdan ALADAĞ

*

Olanaksızı iste kendini yarat" diyerek çıktığımız yolda bize öncülük eden Frida'ydı. Mevsimlerden kış olup, soğuk havada uzun yola çıkılsa da, sevginin ve gönül birliğinin gücüne önem vererek, Mavi Ada'mızın değerli yazarları Yalova'da buluştu.

Etkinlikten bir gün önce soğuk havayı ciğerlerimize çekerek otelimizin yolunu tuttuk. Taksiciye "Yalova'nın nesi meşhurdur "sorusuna verdiği cevap "Yalova geceleri" olması bizi şaşırttı. Kuşadası , Bodrum'a gelen turiste benzetti herhalde diye düşündük. Otele girmeden markette gördüğüm yeşil renkli Yalova geceleri kolanyasıyla "dervişin zikri neyse fikri odur "cümlesi geldi aklıma; güldüm . Otel çalışanlarıyla kurduğumuz muhabbet bize en güzel odayı vermelerini, her gördüklerinde gülerek selamlamalarını sağlamıştı. Şanslıydık.


Valizleri odaya koyduğumuz gibi kendimizi sokaklara atıverdik. Gördüğüm her heykelle resmimi sabırla çeken sevgili eşime bir teşekkür borcum var. Yeni bir şehri yürüyerek keşfetmek gibisi yok ; ah bir de hava sıcak olaydı desek de anı yaşamasını bildik.


Akşam Mavi Ada yazarları olarak bir araya gelerek sanaldan gerçekliğe ulaşmanın güzelliğini, neşeli sohbet eşliğinde yaşadık. Yazı yazan eller, duygu yüklü gönüllerle buluşmanın mutluluğuna ulaştı.

Gece heyecandan uyku az uyunsa da dolu dolu geçecek etkinliğin sabahına neşeyle varıldı. İlk durağımız Kent Müzesini gezmek idi. Kentin güzelliklerini tanıtan denize nazır müzeyi gezmek keyifliydi.












Her yer yürüme mesafesinde olduğu için etkinliğin yapılacağı Halil İnalcık Kültür Merkezine etrafa bakına bakına yürüyerek geldik. Engelsiz Cafe'de, engelin sadece yüreklerde olduğunu ispatlarcasına, bize güler yüzleriyle hizmet veren gençler, hayatın güzel anlarını yakalamamızı sağladı. Seyircilerimiz gelmeden Kent Konseyi Başkanı ve Kadın Kolları Başkanının sıcak ev sahipliği havanın soğuk oluşunu çoktan unutturdu.


Etkinliğin tek erkek konuşmacısı Fuat beyin son on dakika kala aramıza sakin tavrıyla katılması içimizi ferahlattı. Duvarların kalın oluşundan, internet çekmemesi, sanal alemle bağımızı koparması bir bakıma iyi oldu. Duvarlarda sergilenen Ebru Sanatını izleme fırsatı yakaladık. Yapılacak sanatsal etkinlikler haneme bunu da ekledim.


En küçük izleyicimiz; Nurten Bengi Aksoy'un minik güler yüzlü torunuydu. Babaannesi konuşurken agucuklar yaparak ona olan sevgisini bize gösterdi. İstanbul'dan gelen gelininin ve ailesinin yaptıkları süpriz hepimizi sevindirdi. Nurten hanımın mutlu oluşunu resimlerini çekerek ölümsüzleştirdik. Bursa'dan arkadaşıyla bize katılan şair, yazar Muhsine Arda hanım da gelince, tüm konuşmacılar bir araya toplanmış oldu. Çay içmek bahane, muhabbet şahane diyerek sohbetin dibine vurduk.

Mikrofonlardan sadece birinin aktif ve kısa kablolu oluşu moralimizi bozamadı. Gerçi her konuşmacının mikrofona ulaşması için bütün konuşmacıların yer değiştirmesi gerekiyor, herhalde izleyici sıralarından garip bir görüntü arz ediyordu, ama olsun biz gönlümüzü ortaya koymak için gelmişiz mikrofon olmasa da olur dedik.

Moderetörümüz Fadime Hanım'ın hasta olmasına rağmen, emek verdiği, ev sahipliği yaptığı etkinlik Frida temalı konuşmasıyla başlamış oldu.

Aylardır beklenen, içim içime sığmadığı bir an önce gelsin şu 21 Ocak diyerek, iple çektiğim günü yaşıyor olmak, hayalle gerçeğimin buluştuğu noktadır. İtiraf ediyorum abartmış olup etrafımdakileri heyecanımdan dolayı birazcık bunaltmış olabilirim. Beni seven, bu kadarına katlanır tezinden yola çıkarak yaptım; vallahi masumum.

Fuat bey'in inci gibi yazdığı yazıya soldan soldan bakarken, gencim diyorsun o zaman ikinci sen olacaksın dediklerinde itiraz edemedim. Haklıydılar. Sıranın bana gelmesi ve mikrofona konuşmayı çok sevdiğimden, görsellerle hazırlandığım "Yaşamda mutlu olma noktasını yakalamanın sanatla olacağını" memleketimden örneklerle anlattım. İzleyicilerin beni dinlerken bakışlarından, başlarını onaylarcasına sallamalarından , gülümseyerek izlemelerinden ,arada gazeteci kıza da poz vermeyi ihmal etmeyerek bu işi başardığımı düşünüyorum.

maviADA dergimizin yayın yönetmeni yazar, şair Şenol Yazıcı'nın bizi izleyerek varlığıyla güç vermesini yaptığımız etkinliğin iyi gittiğine dair bir işaret olarak kabul ettik.

Benden sonra Nurten Bengi Aksoy'un harika anlatımı Afife Jale ve Selahattin Pınar örnekleriyle taçlandırması, doğru yerde, yetenekli insanlarla, bir arada olmanın keyfini yaşattı.

En son noktayı Muhsine Arda hanım düzgün diksiyonuyla, hayat tecrübesiyle ve ilk kitabından okuduğu şiiriyle, bize keyifli dakikalar yaşattı. Çok şanslı olduğumuzu, konuşmalarımız bittiğinde aldığımız alkışlardan bir kez daha anlamış olduk. Çocukken anneannemin benim için "alkışlar alasın" duası bugün gerçek oldu. Mutluyum.

Kent Konsey Başkanı'nın bize sunduğu plaketleri alırken haklı gurur yaşadık. Gösterilen ilgi ve resimlere poz vermek Yalova sütlüsü gibi damakta hoş bir tat bıraktı. Konuk olarak bu etkinlikte yer almaktan keyif aldım. 21 Ocak 2020 yaşamımızda her zaman güzel bir gün olarak hatırlanacak.


"Etkinlikler bitmiyordu " sözünü okulumuzda ki beden eğitimi öğretmenimiz Osman Hoca' dan duymaya alıştığım için onu anmadan geçemeyeceğim. Kulaklarını Yalova'da çınlattım haberin olsun. Etkinlikler bitmesin.


Bizim için kapıda bekleyen arabaya binerek şehir turuna çıktık. Atatürk'ün ağacın kesilmemesi için binayı yerinden taşıttırdığı yürüyen köşke gittik, tüm heybetiyle yerinde duran ağaca elimizle ve kalbimizle dokunduk. Köşkün içerisini gezdiren , güler yüzle bilgi aktaran rehberimiz Esra hanım avizesinden masasına, kahve fincanından, pikabına, Zübeyde annenin işlediği sırma işli yorgana kadar yapının bütün hikayesini anlattı.


Çayımızı Türk sanat müziği eşlinde, denizi seyrederek içerken ağaç ve köşkün kardeşçesine bir arada yıllara meydan okumasından ders çıkarılması gerektiğini konuştuk. Kendi kağıdımızı yapacağımız İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesine doğru yola çıktık. Her aşamasını bize sabırla anlatan müze görevlisi harika zaman geçirmemizi sağladı. Müzenin dışının paslı demir görünümünün, mimarın bir projesi olduğu bilgisini de aldık. Müzeden çıkarken imzamın olduğu kendi kağıdımı en güzel hediye olarak plaketimin yanına koydum. Saat 18.00 'i gösterdiğinde Yalova'da yaşanan unutulmaz anıları yüreğimizin en güzel köşesine yerleştirerek etkinliği noktaladık.

İstanbul'a gelini ve torunuyla dönen Nurten hanım erken ayrıldı. Muhsine hanım arkadaşıyla Bursa yollarına kar buz olmadan çıktı.

Ve Yalova geceleri bize kaldı.

İki gün geçirdiğimiz bu güzel şehri hafızamıza iyice yerleştirmek için arnavut kaldırımı taşlı yollarında birazda gece yürüyelim dedik. Dere boyu giderken bir adamın son ses bağırarak bir şey sattığını duyduk. Aramızda iddiaya bile girdik . Eşim süt, ben tahin pekmez olduğunu söyledim. Yanına gidip kulaklarımızı iyice açmamıza rağmen anlamayınca sormak zorunda kaldık. İkimiz de bilememişiz. Kaymak gibi boza satıyormuş meğer. İnternette Bozacı Muharrem yazarsanız karşınıza çıkar, dedi. Karşılıklı gülüştük, hayırlı işler dileyerek, ayrıldık. Caddelerde karşıdan karşıya geçerken çok dikkat ettik. Allah muhafaza ışık filan fazla yok. Allah'a emanet; sağa sola bakmazsanız ezilme tehlikesi yaşayabilirsiniz. Durarak bize yol veren araca pek rastlamadık doğrusu. Dolmuşların sıklamen renkli olması çok sevimli gözükse de dolmuşa binmeyi hiç düşünmedik. Meydanda "Sevgidir Yalova "yazısının önünde gece karanlığına aldırmadan son resimlerimi de çekildikten sonra, Star Avm' sini ziyaret edip otelimize döndük.


Bu satırları eve dönüş yolunda, iç huzurum sakinken yazıyorum. Gelirken okuduğum başarılı olan insanların öykülerine bir de benim hikayemi eklenmiş olsun buradan. Mucize kapılarını ona inananlara açarmış. Ben kapıyı araladım. Şimdi sıra sizlerde derken Sanatla uğraşmanın bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ederek söylüyorum Uçmak için kanatlarınızın olması gerekmiyor. Mutlu olunca bulutların üstünde uçuyorsunuz.

Sevgiyle , sağlıkla ve neşeyle kalınız

-etkinliği izlemek isterseniz üstteki videoya tıklayın-

71 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page