top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

Yaşam Yolları

Güncelleme tarihi: 4 Ara 2020

Dünya yazınında aynı adı taşıyan iki önemli yapıttır.


Yazarları roman olduğunu söyleseler de roman biçemli öz yaşam öyküsü demeyi doğru buldum. Birbirinden bilgisiz, yakın coğrafyalarda yaşayan insanların ortak düşlerini birisi toplumsal, birisi de aile boyutunda dillendirir.


Anton. S.Makerenko,1888 Ukrayna doğumlu, eğitim bilimci. Yaşamının tüm amacı kimsesiz sokak çocuklarını topluma kazandırmayı

S.MAKERENKO / Yaşam Yolu

amaçlayan bir okulda, uygulamalarla beceri kazandırarak üretime katmayı amaçlayan yaşamı anlatır. Türkiye’de Öğretmen yetiştiren okulların hiç birine sokulmayan, okutulmayan kitaptır. Nedeni yazarın Ukrayna doğumlu Rus yazar olmasıdır sanırım. Okullara sokulmasa da düşüncesi, etkisi ülkemizden uzak kalmadı. Sarıkamış, Ermeni çatışmaları, Koçgiri kalkışımı sonrasında öksüz yetim, yoksul kalan çocuklar devletin korumasında topluma kazandırılmaya çalışıldı.


Ayla Yazgan'ın Yaşam Yolu kitabına dönersek benzer sıkıntılarla yüzleşmenin sonucunu görürüz. Kurtuluş Savaşı sonucunda Yunanistan’la yapılan değişimlerde en az savaş denli derin yaralar açmıştır. Dedeler Selanik’ten Anadolu’ya göçürülünce Ankara, Niğde, Antalya, Ayvalık, Alaçatı, İzmir dolaşmasından sonra Ayvalık’ta düzenli yerleşik yaşam kurma çabaları başlar. Benden biz olamamış tarım toplumu insanları yerleşiğin tadını aldıkça bencilleşmeye başlamışlardır. “ Gaddarlığa varan, yıllar geçtikçe daha da çoğalan öze duyum (empati) yoksunu Selanikli kadınlara özgü özelliktir belki de.(y.111)”

Ayla Yazgan / Yaşam Yolu


Rıfat-Rasime çifti giderek yoksullaşırken, Asker Mehmet, Molla Mustafa Kardeşler giderek varsıllaşırlar. Başlangıçta üç kardeşin olan varlık Asker Mustafa’da, giderek de Asker Mustafa’da toplanır. "Rıfat Alaçatı’da güçlükler içinde çiftçilik yaparken 1919-1920 dünya ekonomik sıkışmasında daha da sıkışarak açlıkla yüzleşir. Eşinin ölmesi üzerine iki çocuğa bakacak bir kadınla evlenmek zorundadır. Üstelik kadının da bir çocuğu vardır. 1919 Alaçatı kuraklığı, ürün elde kaldı, tütünleri yaktık. Her ve yoksul, ağlayan aç insanlarla dolu, tavandaki sıva düştü, çok geçmeden de baba Rıfat’ta öldü. Analık Osman’ı alıp gitti, Mehmet Ali ile Ünzile ortalıkta kaldı.” On dört, on altı yaşında iki çocuk tarımda yapamaz. Akrabaların acımasına kalırlar. Ünzile akrabalarıyla İzmir tütün işletmelerinde çalışmaya başlar.


“Türkiye’de Cumhuriyet yurdu demir ağlarla örmekle kalmamış; yatılı okullarla da donatmıştı.”

Reşat akrabalardan öksüz ve yetim, akrabaların gözetiminde karnını doyuracak iş peşinde. Tanıdıklarının birinin yardımıyla öksüz ve yetimleri parasız yatılı olarak alan Dökümcülük Okuluna gitmekte bulur kurtuluşu. Oradan Cunda adasına, Ayvalık Ortaokuluna savrulur. Samsun Necati Bey Öğretmen Okulu’na, değiştirerek Bursa Askeri Lisesi, Harp Okulu’na girer. Her tatilde bulduğu her işte okul harçlığını çıkararak Subay olmayı başarır. İki öksüz ve yetim bir akraba evinde tanışırlar, “ İkimiz de yetimiz, bir birimizin halinden anlarız. ” düşüncesiyle evlenirler.

“Akılla ele vermiş sadelikte bu hayatta en zor şey sade olmaktır. Güç kazanılan paranın ve geç elde edilen servetin değerini biliyorlardı” da; beklenmeyen bir sorun sonradan kararttı günlerini.


“ Çiftler arasında, evliliğin ilk yıllarında üstünde durulmayan bazı nen (şey)ler, zaman geçtikçe taraflara batmaya başladığını, giderek taşınması ağır yüke dönüştüğünü düşünemiyoruz. (y.72) Reşat üstleri ve askerlerince sevilen, ince tinli, insancıl bir subaydır. Evine bağlıdır. Çocukluğundan taşıdığı kırılmalarla savaşırken alkolden umar beklerken giderek de bağımlılaşır. Sorunlu iş ve ev yaşamında giderek bunalımlı günlerde ülkenin bir ucundan bir ucuna sürgün ve göçlerle savaşım içindedir.


1944 yılında yazarımız Ayla Yazgan Sarıkamış’ ta doğar, Subay kızı olmanın olanaklarından yararlanmak istemesine karşın; asker baba, yaralı bir tinin sonucu anne arasında sıkışır kalır. “Kadının, kadının cehennemi olduğunu bilmiyordum. Kadın nefret ettiği erkeğin gözünden bir bumerang gibi ona geri dönen kendi yansımasıydı (y.197), Ancak bu kez Orhan Veli’nin beni kurtaramayacağını biliyordum ( y.207).”


1960-70 yılları arasında Dost Dergisi’nde öyküler yayınlamaya başlar. 1970’de Hacettepe Üniversitesi’nde Sosyoloji öğrenimi görür. 1091’ de döneminin siyasal çalkantılarının öznesi olarak tutuklanır. Yargılamalar sonunda aklanır. 1977’de Stockholm Üniversitesi’ne staj öğretimi ve araştırma görevlisi. II. Kuşak göçmenler araştırması İsveç Üniversitelerinde Öğrence kitabı olarak okutulmaktadır.


Anadolu’yu gezerken yaptığı eşsiz betimleme ince duyarlılığının kanıtıdır. “ Cılız bir suyun çevresinde ıssız bir yaşamı haber veren kavaklar… Rüzgâra, yağmura, kara bana mısın demeyen, bir annenin merhametli yüreğine benzeyen, sürekli titreyen yapraklarıyla doğanın dayanıklı ve sadık bekçileri kavaklar…(y.196)”


Dedelerinin Selanik’ten Anadolu’ya taşıdığı göçmenlik olgusunu, ailesiyle Anadolu’da yaşadıktan sonra İsveç’e, Stockholm’e taşıdı. İçinden ve dışından yaşadığı göçmenlik olgusu duygularıyla yaşayabilmeye eşi Oğan’ı da ortak etti. İsveç’e bilim kadını gözüyle değerlendirdi: “ İsveç, Türkiye’deki politik baskılardan kaçan insanlara kapılarını açtı. Ekonomik nedenlerden dolayı sığınanlar çoğunluktaydı. Azınlık haklarını taşımayanlar da ‘hümanist nedenleri kapsayan (B) kategorisinde yerleşti. Onlardan bazıları Ogan’ı buldular, evimizin sürekli gelip gideni oldular. İsveç okullarında çocuklarına Kürtçe eğitim verildi. Gazetelerine, deneklerine, federasyonlarına destek esirgenmedi. Türkiye’den İsveç’e sığınanlar “Kürtler” ve “Türkler” olarak kesin çizgilerle ayrıldılar. Kürtler PKK çizgisini izlemeye başladılar. Dağ kadrolarında yer almaya döndüler.

Ayla –Oğan çiftiyle uzun süre arkadaşlık eden, evlerinde kalan, evin bireyi olarak algılanarak, Anadolu dayanışmasının eşsiz örneğinden yaralanan Azat ile Havin, bir süre sonra dostlarından uzaklaşırlar. Stockholm sokaklarında Ayla Yazgan’a denk geldiklerinde soğuk davranır ve;

“ Artık Türklerle görüşmek ve konuşmak istemiyoruz.” der.

Azat: Türkiye’de gazetecilik yapmış, sol bir dergide çalışmış. Ayrılıkçı Kürtlerin önemli bir üyesi, dağa çıktı.

Havin: İsveç’te tıp okuyup Doktor çıkınca Türkiye’ye dönünce dağa çıktı. Dağda dava arkadaşlarınca kurşuna dizildi. Olef Palme cinayetinin planlamacısı olduğu savlandı.

  1. Tez:“Palme ve Sosyalizmden memnun olmayan akçalı çevrelerin ortadan kaldırdığı savlandı

  2. Tez: Kürt Tezi, birçok nedenden dolayı Olef Palme’ye kızıyorlardı. Korku ve yıldırmaca savuruyorlardı.( y.283, 316,317)”

Ayla Yazgan, “Bir Gemide Gider Gibi-2005”,”Hem İçinden Hem Dışından Baktım-2007”, “Kuzey Öyküleri- 2009”, “Yaşam Yolu-2011” kitaplarını yazar. Ayvalık Lisesinde on yıl öğretmenlik yaparak, doğduğu topraklara ve Ayvalık’a gönül borcunu öder.


“Yaşam Yolları” örnekli kitaplarının günümüz yetişkinlerince, öğretmen ve öğrencilerince okunmasından yanayım. Sayın Emre Kongar’ın “ Sosyopati”, başka düşünürlerin de “ Z” kuşağı olarak adlandırdığı kuşağın geleceğinden toplum olarak kaygılanmakta haklıyız. Umarım bir çözüm üretebiliriz. Ayla Yazgan, sorumluluk duyan, uyaran, esinlendiren örnek alınacak yazarlarımızdan birisi olarak belleklerimizde yerini alacaktır.

Ödemiş; 12 Mayıs 2019

 

*Yaşam Yolu. Anton s. Makarenko. 1888 Ukrayna doğumlu Rus Pedagog

** Yaşam Yolu. Ayla Yazgan. Roman. İmge Kitabevi- 2011

10 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page