top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Gününün Tarihçesi

Nurten B. AKSOY

*


1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı; işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günüdür. Kimi ülkelerde yasaklar nedeniyle sadece bir avuç insanın, kimi ülkelerde ise milyonların sokaklara çıkıp neşeyle kutladığı bir gün olan “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” 186 yıldır emekçilerin mücadele ederek, kimi zaman kanlarını döküp kimi zaman da canlarını vererek sahip çıktıkları bir bayram aslında. Biz de böylesi bir günde hem 1 Mayıs’ın tarihine kısaca bir göz atalım hem de bu uğurda can verenleri saygıyla analım istedik. Tüm emekçilerin “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” kutlu olsun.


Kapitalizmin yeni geliştiği 1800’lü yıllar boyunca çalışma saati “gün ışığı” esasına göre belirleniyordu. Yani, yazları 18 saati bulan, kışları ise 15 saatten az olmayan bir iş günü vardı. Sabahları güneşin doğuşuyla başlayan, akşamları ise güneş batmadan sona ermeyen bir mesai şekli çok yaygındı. Hatta işe girerken işçilere imzalatılan sözleşmelerde, günde 19-20 saat çalışılacağı belirtiliyordu. İşçilerin toplu olarak fabrika, atölye tarzı imalathanelerde çalışmaya başladıkları ilk dönemlerden beri en önemli talepleri, daha kısa çalışma süreleriydi. Batılı ülkelerde 1830’lu ve 40’lı yıllarda işçi örgütleri genel olarak çalışma saatlerinin on saate düşürülmesini istediler. O yıllarda hâlâ eski kölelik günlerindeki gibi, günün 18-20 saati çalışıldığından, 8 saatlik iş günü talebi kapitalizmin geliştiği her yerde yükseliyordu.



İlk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar bir yürüyüş düzenlediler. Çünkü Avustralya işçileri de günde on sekiz-yirmi saat çalışmaktan bıkmış ve “sekiz saat çalışma, sekiz saat sosyal hayat, sekiz saat dinlenme ve uyku” sloganıyla gösteriler yapmaya başlamışlardı. Birinci Enternasyonalin 1866 yılında Cenevre’de yapılan Kongresinde, “tüm işçiler için yasal çalışma süresi günde sekiz saati aşamaz” kararı alındı. Amerikan Emek Federasyonu, 1884 yılında yaptığı kongrede, sekiz saatlik çalışma süresi için yığınsal mücadele yürütme kararına vardı. Amerika’nın her yerinde, farklı siyasal anlayışlara sahip işçiler bir araya gelerek “Sekiz Saat Hareketi” adıyla bir cephe kurdular.


1 Mayıs 1886’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğindeki işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Chicago’da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil’de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. ABD’nin pek çok bölgesinde grevler yapıldı, örgütlü, örgütsüz, vasıflı, vasıfsız on binlerce işçi iş bıraktı. O dönemde Luizvil’deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından; “Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu” şeklinde yorumlandı.

3 Mayıs’ta grevdeki Mc Cormick fabrikasına polisin vahşice saldırarak altı işçiyi öldürmesini ve onlarcasını yaralamasını protesto etmek üzere, işçiler 4 Mayıs’ta Şikago Saman Pazarında bir protesto düzenlediler. Ancak, bu barışçı gösteriye polisin bir kez daha saldırması sonucunda kargaşa çıktı. Bu esnada, nereden geldiği bilinmeyen bir bomba kalabalığın ortasına atıldı ve yedi polisle dört işçinin ölmesine yol açtı. Bunu bahane eden hükümet, dört işçi önderini düzmece bir mahkeme sonunda idam etti. Onlarcası tutuklandı ve hapse atıldı. Hiçbir şekilde işçilerin sorumluluğunda olmayan bu provokasyonu kullanan dönemin sermaye güçleri, “biraz fazla talepte bulunan” emekçilerden bu şekilde hesap sormuş oldu. Bütün bu mücadelelerin sonucu olarak ABD sendikaları 1889 yılında her 1 Mayıs’ın, 8 Saatlik İş Günü talebini hayata geçirmek için, grev ve gösteri günü olmasını kararlaştırdı. 1889 yılında Paris’te toplanan İkinci Enternasyonal 1 Mayıs’ı tüm dünyada işçilerin haklarını almak üzere grev ve eylem yapacakları gün olarak belirledi. Bu kararla 1 Mayıs ilk kez uluslararası hale geldi.



Osmanlının son dönemlerinde, bizim topraklarımızda da Avrupa ve Amerika fikir akımlarından etkilenen örgütler kurulmuştu. Bilinen ilk işçi örgütü olan ve illegal olarak oluşturulan Ameleperver Cemiyeti 1871 tarihinde kuruldu. Eldeki kayıtlara göre ilk grev de Haliç tersane işçilerinin 1872 tarihinde yaptıkları grevdir. 1895 yılında Paris’te gizli olarak kurulan Ameleperver Cemiyeti, o dönemde büyük acılar çeken emekçilerin dertlerine ortak olmak amacıyla, işçilik fikirlerinden etkilenen aydınlar tarafından oluşturulmuştu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 24 Temmuz 1908 tarihinde iktidara geçmesinden sonra hızla açığa çıktılar. Böylece ilk sendikalar kuruldu, ilk kez yaygın grevler yapılmaya başlandı. İttihat ve Terakki döneminin Birinci Dünya Savaşı’na kadar geçen döneminde Üsküp’te, Selanik’te, İstanbul’da dünya işçileriyle aynı zamanda 1 Mayıs gösterileri yapıldığı bilinmektedir. Türkiyeli işçilerin talepleri de dünyanın diğer bölgelerindekilerle aynıydı: “Kanunlarca güvence altına alınmış daha az çalışma süresi, seçme seçilme hakkı, sendika kurma hakkı, grev yapabilme hakkı.”



1 Mayıs işçi bayramları işgal altındaki İstanbul’da bağımsızlık mitinglerine dönüştü. İşgal güçlerinin yasaklamalarına rağmen mitinglere büyük katılımlar oldu. Birinci Dünya savaşıyla başlayıp İstiklal Savaşıyla süren savaş yıllarında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Takrir-i Sükûn yasası nedeniyle, 1 Mayıslar kutlanamadı. Ancak 1935 yılında çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun ile 1 Mayıs “Bahar Bayramı” olarak kabul edildi. Ülkemizde gizlice yapılan duyurular, duvar yazıları, kimi iş yerlerinde yapılan toplantılar vs. dışında yasal olarak 1 Mayıs’ın kutlanması için 1975 yılının beklenmesi gerekti. O yıl, İstanbul’da Tepebaşı’ndaki bir düğün salonunda DİSK tarafından 1 Mayıs kutlandı. Böylece, yüzlerce iş yerinden gelen işçilerin yaptığı bu mütevazı kutlama, elli yıllık bir yasağı da ortadan kaldırmış oldu.



1976 yılında sol görüşlü sendika liderlerinin kişisel gayretleri sonucunda ilk kez toplu 1 Mayıs mitingi yapıldı. İstanbul’da Taksim meydanında yapılan mitinge ülkenin dört bir yanından on binlerce işçi, emekçi, aydın katıldı. Bu miting sayesinde, yarım yüzyıl sonra yasak ortadan kaldırıldı ve 1 Mayıs yığınsal şekilde kutlandı. 1977 yılında ise yüz binlerce işçinin katılımıyla Türkiye tarihinin en görkemli mitingi yapılıyordu. DİSK başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru meydanda silah sesleri duyuldu. Ve üç el silah patladı, ardından meydandaki yüzbinlerce insanın üstüne ateş açıldı. Çıkan izdihamda ne yazık ki 34 işçimiz hayatını kaybetti. Hastaneye kaldırılan yaralılar arasından 2 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle 1 Mayıs 1977 şehitlerinin sayısı 36’yı buldu. (Kimi kaynaklar bu rakamı 37 olarak vermektedir.) Ve bu gün tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti.



12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, sadece 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamakla kalmadı, bu günün tatil olmasını da engelledi ve 1 Mayıs günü tatil olmaktan çıkartıldı. O tarihten sonraki yıllarda 1 Mayıs’ın meydanlarda kutlanması çeşitli bahanelerle hep yasaklandı. Yasaklara rağmen yapılan kutlamalarda ise hep olaylar çıktı ve ölen vatandaşlar oldu. 2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edilen 1 Mayıs, 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM’de kabul edilen yasa ile resmi tatil ilan edildi. Nihayet işçi sendikalarının 2010’da yaptığı başvuru kabul edilince, 1 Mayıs 33 yıl sonra Taksim’de ilk kez resmi olarak kutlandı. TÜRK-İŞ’in de aralarında bulunduğu memur ve işçi konfederasyonu başkanları, Taksim’de 1 Mayıs 1977’de çıkan olaylarda hayatını kaybedenleri, Kazancı Yokuşu’nun başındaki 1 Mayıs anıtına karanfiller bırakarak andı. Ancak 2013 yılından sonra Taksim Meydanı çeşitli bahanelerle kutlamalar için tekrar yasaklandı. Ve bu yasaklar bugün hala devam ediyor ne yazık ki.


Bayram gibi bayramların kutlanacağı günlerin umuduyla tüm Emekçi Kardeşlerimizin bu mücadele günü kutlu olsun…

53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page