top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

Cumhuriyet'teki Geri Dönüş

Güncelleme tarihi: 30 Eki


karikatür: Tan Oral

Cumhuriyet gazetesindeki yönetim ve buna bağlı olarak gerçekleşen ideolojik değişim, yalnız gazetenin okurlarını değil, Türkiye’nin nereye gitmekte olduğunu sorup soruşturan herkesi ilgilendiriyor. Cumhuriyet’in içindeki kavgada haber alma kaynağımız gene gazetenin kendisidir. Gazetenin yöneticileri yargılanırken mahkemede olup bitenlerden okuyucularını haberdar ediyordu. Cumhuriyet’in sahibi konumundaki Vakfın toplantısında usule aykırı olarak işlem yapıldığı, kıl payı da olsa bir grubun yönetimi ele geçirdiği, böylece gazetenin politikalarında da değişiklik yapıldığı ileri sürülüyordu. Yönetimde yer alamayan grup mahkemeye başvurmuş hatta gazetenin kendilerine teslim edilmesi için en yukarıdaki kişiden de yardım istemişti! Sonunda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle eski yönetim yeniden Cumhuriyet’in başına döndü. Bu yönetimle uyuşamayacakları anlaşılan yazar ve yöneticiler, tek tek ayrılma yazılarını yayımladılar. Gazete yönetimine yeni adlar getirildi. Yeni yönetim de açıklamalar yaptı ve gazetenin “Atatürkçü politikaya kesin olarak döndüğünü” ilan etti. Gene de bu ayrılığın sınıfsal ve ideolojik anlamı anlatılmış değildir. BU BİR SINIF KAVGASIDIR Bilenlere malum olduğu üzere, her düşünce, bir sınıfın damgasını taşır. Bazen bu konuda bulanıklıklar yaşansa bile şarkıdan türküye, edebiyattan mimariye ve resme kadar her alan son tahlilde bir sınıfın çıkarlarına hizmet eder. Cumhuriyet’teki bu çalkalanma, 24 Ağustos 2017’ tarihli “Cumhuriyet’teki Yarılma” yazısında anlatmaya çalıştığım gibi Türkiye solunun yönelimini göstermesi açısından anlamlı bir örnektir. Cumhuriyet’in yeni yöneticilerinin bildirilerinde gazetenin Atatürkçülüğe kesin dönüş yaptığını belirtmekle birlikte kendilerini aynı zamanda solcu saydıklarında şüphe yoktur. Tasfiye edilen grupla, yönetime gelen grubun solculukları hangi noktada ayrılıyor? Bu ayrılığa sebep “Kürt sorunu” diye tanımlanan, aslında bir Türk sorunu da olan insan hakları konusundaki temel tutum farklılığıdır. Daha derine inildiğinde temelde yatan, işçi sınıfı ile burjuvazinin çıkar çatışmasını fark etmemek mümkün değil. Fakat günümüzde güçlü bir sosyalist hareketi olmadığından şimdilik bu konudaki ayrılığın üstü örtülebilmektedir. Politik işçi hareketi şimdilik bir tehlike yaratmadığı için ne diye ona karşı bayrak sallasınlar? Fakat Kürt sorunu on yıllardır zaman zaman uyumuş görünerek, zaman zaman köpürerek Türkiye’de herkesi bu konuda bir tutum almaya zorluyor. GÜNCEL AYRIŞMA KONUSU KÜRT SORUNU Birinci teze göre, Kürtlerin kendilerini özgürce ifade edebilmeleri ve demokratik haklardan yararlanmaları işçi sınıfı ideolojisinin (sosyalizmin) vazgeçilmez şartlarındandır. İkincisine göre ise Türkiye’de yaşayan herkese Türk denir. Bu ülkede başka bir milliyetin varlığından ve onların özgün ihtiyaçlarından söz etmek ihanettir. Yoksa ülke bölünme tehlikesi altındadır ve bunu teşvik edenler de düşmanlarımızdır. Vakfın yeni yöneticilerinin “Atatürkçülüğün kesin olarak geri döndüğü” ifadesi tam da bu ayrışmanın itirafıdır. Kürtleri defterden silme anlayışının hem mükemmel, hem de kurnaz bir ifadesidir. Ancak en gerici darbe dönemlerinde bu ifade devlet tarafından kullanıldığı için sosyalistler açısından çekici bir ifade olma özeliğini çoktan kaybetmiştir. Son dört yıldır benim gibi okuyucusu olanlar, gazetenin sol muhalefeti bir bütün olarak ele aldığını, CHP gibi HDP haberlerine de manşetten yar verdiğini gördüler. Gazete demokrasiyi kararlılıkla savundu ve gericiliğe karşı bir ortak muhalefet cephesi kurulması doğrultusunda yayın yaptı. Bunun bedelini de zindanlarda yatarak ödediler. Galiba tek adam rejimine ödenecek borçları da var! Davaları temyizde. Artık kalemleri kırıldığına göre belki de borçlarının üstü affedilir… “Türkiye Halkı Sağcılaşıyor” diye boşuna yazmıyorduk. Bu sağcılaşma toplumun bütün kesimlerinde yaşanıyor. Tayyip Erdoğan Kürtlerle uzlaşma masasını devirmesine az insan mı alkış tutmuştu? Masa devirme işi Cumhuriyet’in yazı işleri masasına kadar inmiştir! Cumhuriyet’e tarihi bir düşmanlıkları olmakla birlikte iktidar yanlısı yazarların Cumhuriyet’teki bu dönüşümü alkışlamaları anlamlıdır. Emperyalizme ve gericilikle savaşın adı olan bir Atatürkçülük iyi hoş da sosyalizm ve Türk-Kürt birlikteliğine karşı savaştırılan bir Atatürkçülük çok geriden bir sestir… (12 Eylül 2018)

  • KAYNAK , internet

10 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page