top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

Geç Olsun da Güç Olmasın



Milli Eğitimin yeni bakanı Ziya Selçuk, verdiği demeçlerle bugünkü eğitim sistemine karşı isyan etmekte olan çevrelerin içine biraz olsun su serpiyor.

Ne var ki siyasi sistem bir bütündür. Bunun bir parçası olan Milli Eğitim Bakanlığının sisteme karşı ve ondan kopuk bir yapıya kavuşması mümkün değildir. Külliye izin vermez.

Selçuk’un konuşmaları 1990’da Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un konuşmalarını andırıyor. O da demeçlerinde eğitim topluluğunun kulağına hoş gelecek şeyler söylerdi. 1980’de başlayan Kenan Evren rejimi geriliyor, özgürlük talepleri yükseliyor, bizler da geleceğe umutla bakıyorduk. Böyle uyana uyana, hakkın haklarını gasp edenlere karşı mücadele ede ede daha iyi bir yere ulaşacaktık.

Avni Akyol

Avni Akyol’un yeni öğretim yılına başlama mesajındaki vurguları bazı meslektaşlarımız haklı olarak yetersiz görüyorlardı. Öğretmen Dünyası’nın Kasım 1990 tarihli sayısında şakaya vuran bir hayal kurduk. 20 yıl sonrası olan 2010-2011 yılı öğretim yılı başında Milli Eğitim Bakanını konuşturduk.


NE UMDUK? NE BULDUK?

“Bakan Akyol’un 1990-1991 öğretim yılını açış konuşmasını beğenmeyen eksik bulanlara soruyoruz. Aşağıda sunacağımız gibi bir konuşma mı özlüyorlar?

2010-2011 öğretim yılını açıyorum. Sevgili meslektaşlarımı, öğrencilerimizi ve emekçi halkımızı halk hükümetimiz adına selamlıyorum.

Birkaç yıldır eğitimde yaptığımız devrimin sevincini yaşıyoruz. Halka hizmet etmek, halkın yarınını hazırlamada eğitim yoluyla katkıda bulunmak bütün öğretmenlerimize ve biz Bakanlık mensuplarına mutluluk vermektedir.

20 yıl geriye baktığımızda bugünkü sevinç ve coşkumuzun nedenini anlamak kolaydır. Arapça metinleri ezberlemeye dayanan kurslar ve öte dünya için eğitim, ulusal eğitimimizin nerdeyse temeli olmuştu. Sonunda halkımız aldatıldığını anladı ve bu okullara itibar etmez oldu. Bugün eğitimimiz bütünüyle laikleşmiştir. Ne bu kurslar kalmıştır, ne de okullarımızda metafizik eğitim. Eğitimimiz bütünüyle akla, bilime, deneye dayanmaktadır.

Ülkemizi yönetenlerin ve orta sınıf aydınlarının kendi milletlerinden utanmazcasına yürüttükleri yabancı dilde eğitim kalkalı yıllar oldu. Yabancı dilleri şimdi isteyenlere yoğunlaştırılmış kurslarda öğretiyoruz. Ülkemizde yaşayan azınlıkların kendi anadillerinde eğitim hakkına kavuşmaları da devrimimizin getirdiği önemli kazançlardan biridir. Böylece ülkemiz halkının sevgi ve eşitlik temeli üzerinde birliği güçlenmiştir.

Eğitimimizin sırtında 1980’lerde oluşmuş bulunan özel okullar ve dersaneler kamburu, başarılı bir ameliyatla kesilip atılmıştır. Devlet okullarında eğitim güçlendirdikçe veliler çocuklarını bu okullara göndermez olmuşlardır. Zaten üniversiteye girecek öğrenciler okullarda öğretmenler tarafından seçilmektedir. Öğrencilere özel ders veren tek bir öğretmen kalmamıştır. Öğretmenler tekli eğitime geçtiğimizden beri bütün gün okullardadırlar. Toplumdaki saygınlıkları da yeniden kurulmuştur.

Sevgili öğretmenler!

Bütün bu gelişmelerde sizin çok önemli katkınız oldu. Okulları artık siz yönetiyorsunuz. Halk Hükümetimiz, hiçbir okula yönetici atamamıştır. Bütün yöneticileri sizler seçtiniz ve okullarda duruma her bakımdan el koydunuz. Hükümetimiz sizlere tamamıyla güvenmektedir. Bakanlığımız sizlerin isteklerini yerine getirmek zorundadır. Öğretmenler sendikamız, Bakanlığımızın en büyük destekçisi ve yardımcısıdır. Ben Milli Eğitim Bakanı, beni bu göreve getiren sendikamıza eğitimdeki hizmetlerinden ötürü sonsuz şükranlarımı sunarım.

Bütün öğretmenlerimizin eğitimde bir daha eski karanlık günlere dönülmemesi için uyanık bulunmasını, saptanan bozuklukları anında ve yerinde, öğrencilerinizle birlikte düzeltilmesini beklerim.

Şimdi 300.000 tirajı olan Öğretmen Dünyası dergisine abone olmanızı tavsiye ederim. Ben de bu dergiyi ilgiyle okuyor ve çok yararlanıyorum. Dergi sayfaları arasında bana bu kadar yer ayrıldığı için mesajımı kısa kesiyorum.

Hepinize başarılı bir eğitim öğretim yılı diliyorum.“ (“Böyle Bir Konuşma mı Olsaydı?” Öğretmen Dünyası, Yıl 11, Sayı 131 (Kasım 1990), sayfa 7)

*

TESLİM OLMADIK

Aradan 20 değil, 28 yıl geçmiş. Ne ummuşuz, ne bulmuşuz! Demek ki toplumlar ve sistemler hep ileriye gitmiyor. Değil yerinde saymak, geriye bile gidebiliyor. Olsun. Bir 29 yıl daha mücadele ederiz. Geç olsun da güç olmasın.

Yukarıdaki konuşmanın benzeri bir gün yapılacak. Bu toplum bunu başaracak. Bana inanmıyorsunuz 39. yılına ulaşan Öğretmen Dünyası’nın Temmuz 2018 tarihli 463. sayısında derginin genel yayın yönetmeni Nazım Mutlu’’nun “Kendime Ev Ödevi” başlıklı başyazısını okuyun. (22 Temmuz 2018)

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page