top of page
Şükrü Erbaş

Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?

Güncelleme tarihi: 7 Ara 2020


Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır Değişen bir dünyaya karşı Kerpiç duvarlar gibi katı Çakır dikenleri gibi susuz Kayıtsızca direnerek yaşarlar. Aptal, kaba ve kurnazdırlar. İnanarak ve kolayca yalan söylerler. Paraları olsa da Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır. Her şeyi hafife alır ve herkese söverler. Yağmuru, rüzgarı ve güneşi Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden Düşünemezler... Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek Topraklarını büyütmeye çalışırlar. Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar karılarını döverler Seslerinin tonu yumuşak değildir Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler. Gazete okumaz ve haksızlığa Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar. Adım başı pınar olsa da köylerinde Temiz giyinmez ve her zaman Bir karış sakalla gezerler. Çocuklarını iyi yetiştiremezler Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur. Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar. Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler. Birbirlerinin evlerine ancak Ölümlerde ve düğünlerde giderler. Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar. Binlerce yılın kabuğu altında Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır. Aldanmak korkusu içinde Sürekli birbirlerini aldatırlar. Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse Karılarından en az on adım önde yürürler Ve bir erkeklik işareti olarak Onları herkesin ortasında döverler. Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler Kendilerinden olanlarla alay edip Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar. Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar. Yiğittirler askerde subay dövecek kadar Ama bir memur karşısında –bu da tuhaftır- Ezim ezim ezilirler. Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp On bir ay gökyüzünden bereket beklerler. Dindardırlar ahret korkusu içinde Ama bir kadının topuklarından Memelerini görecek kadar bıçkındırlar Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez Şehre giderler!

Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar otobüste ayaklarını çıkarırlar Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar. Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki Zengin bir akrabalarından söz ederler. Kibardılar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre Yollara tükürürler... Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar. Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar. Yarı gecelerde yıldızlara bakarak Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur. Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler. Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe -Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa- Sonuçlarını görmeden inanmazlar. Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur. Mülk düşkünüdürler amansız derecede Bir ülkenin geleceği Küçücük topraklarının ipoteği altındadır. Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden Zamanın derin ırmakları önünde... KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL NASIL KURTARALIM?

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page