top of page
Yazarın fotoğrafıAycan AYTORE

Pablo Picasso

Güncelleme tarihi: 7 Oca 2022


Resme olduğu kadar hayata ve kadınlara tutkunluğuyla da ünlü, Ressam Pablo Picasso, 25 Ekim 1881 yılında, İspanya’nın Malaga kentinde dünyaya gelir. Resim yeteneğini aldığı babası bir resim öğretmeni ve fessam olan José Ruiz Blasco, annesi ise, soyadını aldığı Maria Picasso’dur.


Baba mesleğine duyduğu ilgiyle ve babasının teşvikiyle küçük yaşta resme başlayan Picasso, 1891’de La Coruna’da Güzel Sanatlar Okuluna devam eder. Daha sonraları gittiği Madrit’te akademik çevrelerden aldığı eğitimlerle kısa zamanda kendi tarzını yaratır. Barcelona kabarelerinin insancıl ve öncü yaşamı gelişimine büyük katkıda bulunur. Eserleri İspanyol bir dergi olan Juventut'ta yayınlanır.


Sanat başkenti Paris’e ilk gidişi, 1900 yılının Eylül ayına rastlar, kısa bir süre ressam arkadaşı Nöftnel’in atölyesinde kalarak Madrit’e geri döner. Soler’le birlikte “Arte Joven” dergisini yayınlarlar. Paris’e tekrar gidişinde, oradaki sanat çevresinin içine girmeyi başaran Picasso özellikle Coquiot ve Mark Jacop’la arkadaşlık kurar; bir iki sene içinde atölyesi, gelişen ve büyüyen sanatkarların buluşma merkezine dönüşür.


Picasso ilk dönem yapıtlarında sıradan insanların, sirk palyaçolarının, akrobatlarının resimlerini yapar. Şehir hayatından çok sirk dünyası ile ilgilenen Picasso’nun bu dönemi; Mavi Dönem diye adlandırılır. Bu yıllarda sirk dünyasının hüzünlü yüzünü daha çok resmeden Picasso’nun bu döneminin “mavi” ismiyle nitelendirilmesinin sebebi, mavi rengin hüznü temsil etmesi kadar, sanatçının eserlerinde tek renk olarak maviyi ve tonlarını kullanmasından da kaynaklanır.


Bu huzurlu ortam içinde sanatçı zamanla resimlerinde MAVİ dönemden PEMBE döneme geçer. 1905 yılında Fernande Oliver’e bağlanır. Barcelona, Gosol ve Lerida’ya yaptığı yolculukla, eski İspanyol heykel sanatını keşfederek, heykeltıraşlığa büyük ilgi duyar. Aynı tarihlerde Matisse’le tanışarak, onun öncülüğünde, ilkel Afrika sanatının çekiciliğine kapılır. 1906’da Braque ve Derain’le tanışınca birlikte kübizm öncesi bir çalışmaya girişirler.


Picasso 1907'den 1914'e kadar kübist olarak adlandırılan tarzda tablolar yapar. Kübist tabloların genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıdır. Resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilir yahut geometrik şekillere bölünür. Kübizmin bir diğer özelliği de uzaydaki üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıdır. Bu amaçla Picasso, şekilleri yanal yüzeylerine bölüştürüp her birini iki boyutlu yüzeyde göstermeye çalışır. Yine bu nedenden portrelerindeki insanların hem profili hem de önden görünüşü görülmektedir.


1909 yazını, Horta de San Juan’da geçirerek kübist peyzajlar çizer, bunları Vollard’da sergiler. Eserleri kısa sürede kübizmin odak noktasını oluşturur. Fernand Oliver’den ayrıldıktan sonra, birçok tablolarına da modellik eden Marcelle Humbert (Eva) ile arkadaşlık eder. 1912-14 yıllarında, kübist tabloları Fransa ve dışında büyük ün kazanınca Münich, Berlin ve Köln’deki enternasyonal sergilerde yer alır.


1914 Savaşına katılmayarak Paris’te kaldığında yalnız ve acı bir dönem geçirir. 1915’te Eva’yı kaybeder. 1917’de Jean Cocteau’nun baskılı ısrarlarına dayanamayarak, Parade Balesi’nin dekorlarının yapmak üzere İtalya’ya gider. Gezinin en önemli yanlarından biri; orada, 1918 yılının Temmuz’unda evleneceği, balerin Olga Koklova’yı tanıması, diğeri ise klasik sanatın derin ve çarpıcı yönünü keşfetmesi olur.


Picasso artık çalışmalarını iki ayrı köprü üzerinde yürütmeye başlar: Gerçekçi bir tutumu yeğleyen “Klasizm” ile mantıksal öğelere yönelen “Kübizm”. 1923 yılında uzun süredir terk ettiği heykel çalışmalarına yeniden döner. 1935’te, kendisine Maria adlı bir kız doğuran Marie-Therese Walter’e bağlanır. Olga Koklova’dan da on dört yıl önce, Paul adlı bir oğlu olmuştur. Picasso ikinci eşi olan Olga Kokhlova ve oğlunun birçok portresini yapmıştır.

1936’da, İspanyol İç Savaşı’nın patlaması üzerine, Cumhuriyetçilerin tarafını tutarak, Prado’nun Müdürlüğüne atanır. Bu eylemini Guernica adlı ünlü tablosunda, somut olarak belgeler. En tanınmış eseri olan bu tabloda, Alman hava kuvvetlerinin Guernica kasabasını bombalamasını anlatır. 1937'de yapılan ve Picasso'nun savaşa ve Guernica'nın bombalanmasına karşı duyduğu güçlü nefreti anlatan bu resim şu anda Madrid'de Reina Sofía Müzesinde bulunmaktadır. Picasso, bir sergisi sırasında kendisine, "Bu resmi siz mi yaptınız" diye soran bir Alman generaline, "Hayır, siz yaptınız" cevabını verir. Resimdeki insan ve hayvan figürleri acı, hüzün ve savaşa karşı duyulan nefreti yansıtmaktadır.


1945’ten sonra özellikle Paris’te yaşamaya başlar ve Dora Maar’la dostluk kurar. 1907’de Fransa’da çizdiği, bir genelevdeki beş hayat kadınını gösteren “Avignonlu Kadınlar” Kübizm akımının en önemli örneklerinden biridir.


Picasso, üyesi olduğu Komünist Parti tarafından Paris’te düzenlenecek Barış Kongresi için bir afiş yapması istendiğinde, bugün barışın simgesi olan güvercin resmini yapar. Ressamın 1949 yılında yaptığı bu çalışma Avrupa’nın bütün kentlerinin duvarlarını kaplar ve barışla ilgili değişmez sembollerden biri olur.


Picasso’nun en üstün yönü, sade fakat sonsuz özlemleri, hep duygu ve stilin doruğunda gerçekleştirebilmesidir. Yaşama tutkusu, duygusal gerilimi. Picasso’yla beraber, resim sanatına ilk defa, sadece "gerçek" ve onun tutkuları değil, gerçeği kapsamaya yarayacak mantıksal ögeler de girmiştir. Bu yüzden gerçekle, çizilen arasında, görünüş benzerliğinin, onun için, hiç önemi yoktur. "Nedenleri ve izlenimleri" aramak için doğanın derinliğine yönelmesi gereksizdir. İçindeki duygusal atılımlar, izlenimlerini yorumlamaya yeterli olmaktadır. Picasso aramaz, bulur. Picasso görmez, düşünür.


Kullandığı renkler parlak, yüzeyler geniştir. Şekiller ağır kontürlerle sınırlanmış, fırça darbeleriyle «noktalama» stiline yönelen, gerilimli bir teknik uygulanmıştır. Giderek renkler tek ve yetkili bir maviye dönüşmüş, hüzünlü ve karanlık tonlarda, içli bir durgunluk yansımıştır. İnsancıl konularda, fakir, yaşlı çalgıcılar, körler, kimsesiz zavallı çiftler, ütücüler ortaya çıkmaktadır.


Picasso, yaşantısının son senelerine dek aynı gençlik gücüne, aynı tazeliğe, aynı arayış gerilimine ve aynı sıcak tutkuya sahip olabilmiş ender sanatçılardandır.


73 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page