top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

Çağdaş Utopyaların Antik Atası

Güncelleme tarihi: 16 Ara 2020


-PLATON ve DEVLET-


DEVLET, antik Yunan filozofu PLATON'un sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için önerdiği devlet modelini anlatır.


Günümüzdeki devlet felsefesi üzerinde temel kaynaklardan biri olması açısından önemlidir.


Aynı zamanda mutluluk felsefesi üzerine yazılmış bir metindir.

Platon tarafından yazılan eserde Platon'un hocası olan, geride bir kitap bırakmayan Socrates'in konuşmaları yer alır. Platon'un devletinde insanlar üç sınıfa bölünmüştür; Çalışanlar (işçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir. Ayrıca bu toplumda Kadın-Erkek eşitliği mevcuttur. Platon’un açtığı bu ütopik devlet anlayışı yolu, gelecekte hem doğu hem de batı felsefelerinde temsilciler bulacaktır. Doğu felsefesinde böyle ütopik bir devlet anlayışını Fârâbî’de görmekteyiz.


Platon tek insan ile toplum ya da devlet arasında tam bir benzerlik kurar. İnsan ruhunun üç yanından söz eder: akıl yanı, arzular-istekler yanı ve irade-kızgınlık yanı. Bunun gibi toplumu ya da devleti de üç sınıfa ayırır: yöneticiler sınıfı, üreticiler sınıfı ve koruyucular sınıfı.


Platon’a göre insan ruhunun üç yanı gibi toplumun da üç yanından her birinin kendi erdemi vardır. PLATON'un ideal toplumunda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfının erdemi kanaatkâr olmak, bekçi sınıfının erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir. Yönetilen üretici sınıfın ise kendine özgü bir erdemi yoktur. Bununla birlikte ölçülülük bütün sınıfların erdemi olarak öngörülür. Bu erdemler düzenli bir toplumda olması gereken temel erdemlerdir. Ama adil toplumun ortaya çıkması için bir başka erdeme daha gerek vardır: ADALETe. O toplumun bütününün taşıdığı bir erdemdir.


Platon’a göre adalet her sınıfın üzerine düşeni yerine getirmesidir.




Platon (M.Ö. 427-347) Platon ya da İslam dünyasında Eflatun olarak bilinir. Gerçek adı Aristokles olan düşünür, geniş omuzları ve atletik yapısı sebebiyle, Yunanca Platon (geniş) lakabı ile anıldı ve tanındı.

Antik klasik Yunan filozofu, matematikçi ve batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisinin kurucusudur. Bu akademi aynı zamanda günümüzdeki modern üniversite oluşumunun başlangıcı olarak da kabul edilir. Platon, akıl hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte bilim ve Batı felsefesinin temellerini attı.

Sokrates'e dair bilgilerin çoğu Platon'un diyaloglarından edinilmiştir. Atina’da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Sokrates’in öğrencisi oldu. Atina’da Akademia adlı kendi kurduğu okulda felsefe dersleri verdi. Eserlerini felsefe için en uygun eğitim metodu olarak gördüğü diyaloglar biçiminde hocası Sokrates'le konuşur gibi yazmıştır.

Platon siyasal görüşlerini, yani toplum ve devlet tasarımını Politeia (Devlet) adlı yapıtında dile getirmiştir.


Platon’un yapıtında ele aldığı devlet gerçek örneği olmayan ideal devlettir. Varolan tek tek devlet biçimlerinin hepsinden farklı ve mükemmeldir. Böylece Platon bize ussal bir devlet kuramı sunarak kelimenin en tam anlamında bir siyasal öğretiyle, bir siyaset kuramıyla karşımıza çıkan ilk düşünür sayılabilir. Platon yapıtında ideal devlet ve yönetim biçiminin ne olduğunu, bozuk yönetim biçimlerinin neler olduğunu ayrıntılı olarak tartışır.


Platon bütün varolanları görülenler ve düşünülenler olarak ikiye ayırır. Nesnesi görülenler alanında olan bilgi türüne sanı (doxa) der. Platon’a göre görülenler alanında varolanlar değişip devinen nesneler olduklarından onlar hakkında bilgi değil, sanı sahibi olabilir insan. Sanı da nesnesi gibi sağlam değildir, yanlış da olabilir doğru da. Sanı yanılabilir bir bilme türüdür. Oysa hakiki bilgiye düşünülenler alanında ulaşılır. Platon düşünülenler alanının değişmeyen, devinmeyen nesneleri olan “idealar” hakkında değişmez bir bilgi türü olan “episteme”den sözeder. Platon’a göre epistemenin, yani hakiki bilginin nesnesi ebedi, değişmez ve kendi başına varolan ideadır. Oysa görülenler alanının nesneleri idealardan pay almakla varolurlar. Söz gelişi bütün güzel şeyleri güzel yapan güzel ideasıdır. Platon buna “güzelin kendisi” de der. Başka bir deyişle idealar tek tek varolanların “ilk örnekleridir”


İdealar kuramının dile getirdiği ideal olan ile gerçek olan arasındaki karşıtlıktır. Bu karşıtlık aşılamaz.İdeal olan gerçek olamaz. Gerçeklikte olan da ideal olamaz. İdeal olanı ideal yapan onun tamamıyla gerçekliğe aşkın bir şey olmasıdır.Başka bir deyişle, varolan güzel şeylerin hiçbirisi güzelin kendisi kadar güzel değildir.


Platon’un devlet ve toplumunda başlangıç noktasını hocası Sokrates’in görüşleri oluşturur. Sokrates’e göre felsefe evrenin araştırılmasından çok insanın araştırılmasıdır. Oysa Platon’a göre insan ruhunda küçük harflerle yazılmış olan ve bu yüzden de görülmesi zor olan çok şey insanın yaşamında daha büyük harflerle karşımıza çıkacağı için görülmesi daha kolay olacaktır. Platon adaletin ne olduğunu araştırmak için başladığı yapıtında adil insan nasıl olur sorusunu sorduktan sonra bu soruyu yanıtlamak üzere insandan daha büyük ölçekte olan toplumda adalet nasıl ortaya çıkar, adil toplum nasıl olur sorusuna geçer. Platon’un Devlet’inin başlangıç noktası bu ilke; ADİL TOPLUMdur.


Platon insan ruhu derken insan doğasını kastetmektedir. Platon felsefesinde ‘ruh’ kavramının insana karşılık geldiğini unutmamak gerekir. Platon’a göre adalet tek insanda varsa, bütün bir toplumda da vardır ve adaletin ne olduğunu tek bir insanda görmek yerine daha büyük ölçekte olan bütün bir toplumda araştırmak daha kolaydır. Platon’a göre “devleti akıllı yapan neyse insanı da akıllı yapan odur. Aynı şekilde devleti ve toplumu adil yapan neyse insanı da adil yapanın o olacaktır. Bütün bunlar Platon’un öğretisinde insanın erdemli olmasının ancak bir toplum yaşamı içinde, bir devlet içinde olanaklı olduğunu söylemeye gelir.

Platon’un insan görüşüne göre insan ruhunun üç yanı vardır: Arzular-istekler yanı, akıl yanı ve ikisi arasında dengeyi sağlayan irade denilen yan. Platon insan ruhunun bu üç yanından her birinin kendi işini görmesiyle insanın adil olacağı sonucuna, toplumu oluşturan bölümlerin herbirinin kendi üzerine düşeni yapmasıyla da bir toplumun adil olabileceği görüşüne varır. Platon düzenli bir toplumun doğuşunda adaletin ve adaletsizliğin beraberce nasıl ortaya çıktıklarını görmek için devletin nasıl kurulduğu sorununa eğilir . Devlet öğretisi toplum öğretisi demektir, çünkü Platon’un öğretisinde “devlet” (politeia) aynı zamanda toplum anlamına gelir. Platon’a göre devlet düzenli bir toplum demektir.


Platon’a göre devletin doğuş nedeni insanın doğasından kaynaklanır. İnsan ihtiyaçlarını gidermek için toplum halinde yaşaması gereken bir varlıktır. İnsanın mutluluğu toplum içinde yaşamasıyla olanaklı olacaktır, çünkü insan toplum hâlinde yaşarken ancak kendine yetebilir. Toplumu yapan, insanın kendi kendine yetmemesi başkalarını gereksemesidir. Öyleyse bir insan bir eksiği için, bir başkasına başvurur, başka bir eksiği için de bir başkasına. Böylece birçok eksikler birçok insanların bir araya toplanmasına yol açar. Hepsi yardımlaşarak bir ortaklık içinde yaşarlar. İşte bu türlü yaşamaya toplum düzeni deriz, diye iddia eder Platon. Platon’a göre toplum insanın doğal ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir araya gelerek oluşturduğu bir bütündür. Bu yüzden de toplum veya toplum düzeni anlamına gelen devlet de doğal bir varlıktır. Platon toplumsal düzenin kuruluşunu insanların doğal ihtiyaçlarını karşılamak gibi doğal bir nedene dayandırmaktadır. Devlet adlı yapıtında da Yasalar adlı yapıtında da devletin ve toplumsal düzenin kuruluşu doğal nedenlere dayandırılmaktadır. Ama insanların bir arada yaşamaya gerek duymaları devletin veya toplumun bütün bölümleriyle varlığını açıklamaya yetmez. Bu bölümlerin de neler olduğunu ve işlerinin ne olduğunu belirlemek gerekmektedir. Yukarıda da sözünü ettiğimiz insanın üç yanına toplumda da üç yan karşılık gelir. Bir toplumun olanaklı olması için o toplumda toplumun ihtiyaçlarını giderecek bir sınıfın, toplumu koruyacak bir sınıfın ve toplumu yönetecek bir sınıfın olması gerekir. Tek insandaki akıl yanına toplumu yöneten sınıf, insanın öfkeli ve dizginleyen yanına toplumu koruyan sınıf, insanın arzulayan ve istek duyan yanına da toplumu besleyen sınıf karşılık gelir. Platon toplumda bulunması gereken üç yanı üç sınıf olarak ifade eder. Buna göre toplumun maddi gereksinimlerini karşılamak üzere bir üreticiler, işçiler, zanaatkarlar sınıfı olmalıdır. Ayrıca devleti dış düşmanlara karşı korumak ve yasaların toplum içinde uygulanmasını sağlamak için bir bekçiler, koruyucular sınıfı olmalıdır. Bundan başka yasaları yapmak ve devleti bilgece yönetmek için bir yönetici sınıf bulunmalıdır.

Platon tek insan ile toplum ya da devlet arasında tam bir benzerlik kurar.

Platon’a göre insan ruhunun üç yanı gibi toplumun da üç yanından her birinin kendi erdemi vardır. Bilgelik yönetici sınıfın erdemi olmalıdır. Cesaret ise bekçiler, koruyucular sınıfının erdemi olmalıdır. Yönetilen üretici sınıfın ise kendine özgü bir erdemi yoktur. Bununla birlikte ölçülülük yöneticiler ve bekçiler sınıfının da erdemi olmalıdır. Bu erdemler düzenli bir toplumda olması gereken temel erdemlerdir. Ama adil toplumun ortaya çıkması için bir başka erdeme daha gerek vardır: ADALETe. O toplumun bütününün taşıdığı bir erdemdir. Platon’a göre adalet her sınıfın üzerine düşeni yerine getirmesidir.


Platon’a göre adalet herkese hakkını vermektir. Siyaset felsefesinde hak kavramı ödev kavramıyla ayrılmaz bir bütün olduğundan, adalet aynı zamanda herkesin üzerine düşeni yapmasıdır.


Platon’a göre devleti yöneten sınıfın erdemi bilgeliktir. Devlet yönetimi için “akıllı, değerli, üstelik de toplumla ilgili insanlar” bulmak gerekir.

İyi kurulmuş bir devlet her bakımdan iyi olacağından, eğer devleti yönetenler devleti iyi kurarlarsa böyle bir devlet bilge, cesur, ölçülü ve adil olacaktır. Devleti yöneten sınıfın erdemi bilgelik olduğundan yönetici sınıfın bilgece kararlar vermesi gerekecektir. Bilgece karar vermek ise bir bilgi işidir.

Cesaret ise koruyucu bekçiler sınıfının erdemiydi. Cesaret hiçbir şeyden korkmamak değil, nelerden korkulacağını nelerden korkulmayacağını bilmektir.

Ölçülülük ise tutkuları, istekleri dizginlemektir ve bu erdem bütün sınıfların taşıması gereken bir erdemdir. Platon adaletin diğer üç erdemi de doğuran ve yaşatan değer olduğunu söyler. Adalet herkesin üzerine düşeni yapılması gerektiği biçimde yapmasıdır. İşte bu dört erdemin hepsi bir arada bir toplumu ve devleti düzenleyen ve yaşatan değerler olacaktır.


Platon DEVLET'le olanı değil, olması gereken bir model devleti işaret eder.

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page