top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

İSLAM’IN GÜNCELLENMESİ



Evrenin tek değişmez kuralı değişimdir. Evrenin tarihi yanında biz insanların ömrü çok kısa olduğu için bunun farkına varamayabiliriz. 13.5 milyon önceki Büyük Patlama, evrenin kendisini güncellemesidir. Galaksilerin, güneş sistemlerinin oluşumu, 5,5 milyar yıl önce uzaydaki toz ve gaz bulutlarının bir araya gelerek dünyanın var olması, denizler, karalar, ilk canlılar ve onlardan evrimle ortaya çıkan insan soyu… Yeni çiçekler, yeni bitkiler… hepsi sayısız güncelleme işleminin sonucudur.

Evrim teorisine karşı çıkan cahiller kendi gözleri önünde kısa vadede oluşan değişimleri bile hesaba katmayarak her şeyin şimdi olduğu gibi yaratıldığını ileri sürerler.

Bütün ideolojiler, bu arada dinler de zaman içinde güncelleşir. Zamana ve koşullara uygun olmayan hükümler ya unutulur ya da artık onlara uyan kalmaz. Mezheplerin ortaya çıkması birer güncellemedir. Tarikat ehli olanlar onu bir kez daha, kendi anlayışlarına göre güncellerler. Ortaasya bozkırlarından Anadolu’ya gelen Türkmenlerin şehirlere yerleşenleri ile göçebe bir hayat sürmeye devam edenleri inançlarında kendilerine göre güncelleme yaptılar. Köylüler kentlere yerleşince yeni hayata göre bir güncelleme daha yaparlar. Modern bilimleri okuyanlar da bir kez daha güncellemede bulunurlar.

Zavallı anacığım, ineğimiz sütten kesilince ona nazar değdiğine inanır, elimize bir mısır kellesi vererek Fadik Abu’ya gönderirdi. Okunmuş kelle ineğin yalına katılıca hayvanın iyileşeceğini ve o bir tas sütü vermeye devam edeceğine inanırdı. Köye gelen bir veteriner olsaydı ona gösterirdi. Şimdiki köylüler öyle yapıyorlar… Herkes inancını güncelliyor…

Güncelleme bütün ideolojiler için de geçerlidir. Marks’ın Kapital’i raflarda durur ama Lenin onu Yirminci Yüzyıl’ın emperyalizm ve Rusya şartlarında güncelledi. Artık, “Her şey Kapital’de vardır, başka bir şeye ihtiyaç yoktur” diyenler sosyolojide ve devrimci mücadelede yaya kalırlar. Lenin de devrim yapmış diğer ülkelerin teorisyenleri tarafından ister istemez güncellenmiştir.

Tevrat, İncil gibi Kur’an da yerli yerinde durmaktadır. İsteyen herkes bunları okuma olanağına sahiptir. Ama kim ki, bu kitapların yazıya geçtiği dönemdeki gibi yaşamaya ve toplumu da yaşatmaya kalkarsa birer hortlak muamelesi görür.

Uzunca bir süredir, profesör unvanının da kazanmış olsa bir takım meczuplar, kitaplarında ve televizyon ekranlarında cinsellik, evlenme yaşı ve benzeri konularda ahkâm kesiyorlardı. Daha önceleri medresenin küflü ve kuytu köşelerinde bu görüşleri yaymaya çalışanlar, artık iktidarın güya İslam’a dönüş anlayışından güç alıyorlardı. Fakat zorunlu olan modernizmin gelişmesi sonucu toplum, bu adamların yazıp söylediklerinden dehşete kapılıyordu.

Kendisini toplumun imamı sayan Cumhurbaşkanı “Bu adamlar karşısında neden sesiniz çıkmıyor?” taleplerine cevap vererek açıkça “İslam’ın güncellenmesi” gerektiğini söylemek zorunda kaldı. Kuytu bir köşedeki camide imam ne söylerde söylesin ses çıkarmayan bir cemaat yerine 81 milyon’a hitap ettiğinin farkında olan Erdoğan, gericiliğin bu kadarına isyan eden toplumun yüreğine su serpmek istedi. Hayır, İslam bu değildi! İslam Erdoğan’ın vaz ettiği gibiydi…

Bu çok doğal olmakla birlikte “İslam’ın güncellenmesi gerektiği” cesur bir sözdür. O da bunu bildiği için bazı hocaların kendisini tefe koyacaklarından korktuğunu “Korkmuyorum” diyerek itiraf etti. Kendisini savunmak için uyacakları kuralların Kur’an’da yazılı olduğunu, onun esas alınması gerektiğini söyledi. Oysa bu hocaların fetvaları da Kur’an ve hadisi esas alıyor. O zaman çık işin içinden!

Hasanoğlan Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü müdürlüğü yapmış, geçen Yüzyılın en büyük eğitimcilerinden biri olan, beş vakit namazını da bırakmayan M. Rauf İnan, Kur’anın inanç ve ibadet hükümlerinin devam ettiğini ama muamelata ait hükümlerinin uygulanamayacağını söylüyordu. Bu muamelat yerinde kalsaydı, bu kadar anayasa, yasa ve yönetmeliğe ne gerek vardı? Şimdi artık kimse savaşta elde edilen ganimetin paylaşılması için Ku’an’daki hükümleri uygulayamaz. Hiçbir mahkeme hırsızlık yapanın elini kesemez ve hiç bir erkek karısını dövme hakkına sahip olduğunu ileri süremez. Daha bunun gibi yüzlerce hüküm Kur’an!da yazılmış bile olsa uygulanamaz.

Herkes bilmelidir ki, dinlerin temel kitapları, yazıya geçirildikleri dönemin özelliklerini taşırlar. Kendileri de zaten bir güncellemenin sonucudurlar. Kadınlarla ilgili hükümler konusunda Tevrat’la Kur’anı karşılaştırınız. Kur’an’ın kadınlar için Tevrat’a göre kendini nasıl güncellediğini göreceksiniz. Kur’anın bile, bir önceki ayetini hükümsüz sayarak yeni bir hüküm getirdiği olmuştur.

Bizdeki kaba maddecilerle bundan 20-30 yıl önce epey tartışmıştık: Ben din anlayışının da sürekli değiştiğini ve toplumun onu kendine uydurduğunu söylüyordum. Onlar “Hayır, dinde değişim olmaz” diye diretiyorlardı. Sahi, bu konuyu çözdük sayılır mı?

Eksiklik Tevrat’ta, İncil’de veya Kur’an’da değildir. Onlar, kendi zamanlarının anlayışını yansıtmaktadırlar. Eksiklik, insanların anlayışındadır. Din adına veya kaba bir materyalizmle değişmezliğe inananların zihnindedir. (10 Mart 2018)

zekisarihan.com

8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page