top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

RÜYA

Güncelleme tarihi: 23 Haz 2022

Aylardır yaşadığımız heyecanlı ve sıkıntılı günlerden sonra nihayet dün gece derin bir uykuya dalmayı başardım ve uyur uyumaz da bir rüya gördüm. Rüyamda dünyanın sonu gelmiş, kıyamet kopmuş, yer gök birbirine girmiş ve her şey tarumar olmuştu.


Kıyametten kurtulan birkaç kişiden biriydim. Yeni bir dünya kurulacaktı ve hayatta kalanlara yeni görevler veriliyordu. Herkes kendince elinden geleni yapacak ve "yine, yeniden, yeni bir dünya" kurulacaktı. Bana da hasbelkader bu yeni dünyanın "insan ilişkilerini" düzenleme görevi düşmüştü.


Bu görevi layıkıyla yapabilmem için eski dünyanın tarihine bir göz atmam gerekiyordu... Oturdum, tarih kitaplarını okudum yeniden; kötülüklerin, kötülerin geçmişine göz gezdirdim, dünyanın yok oluş sebeplerini araştırdım rüyamda saatlerce.


Ve sonunda karar verdim; kurulacak bu yeni dünyada artık Habil ile Kabil birbirini öldürmeyecekti yani kardeş kavgası olmayacaktı. İnsanlar renkleri, cinsiyetleri, milliyetleri ve dinleri yüzünden aşağılanmayacak ya da üstün görülmeyecekti. Yeryüzünde tecavüz, taciz ve tecavüzcü diye bir kavram olmayacak, kadınlar öldürülmeyecekti sevdikleri tarafından...


Hz. İbrahim ateşe atılmayacak, Hz. İsa çarmıha gerilmeyecekti. Engizisyon olmayacak, Haçlı Seferleri, din savaşları yapılmayacaktı. Padişahlar "devletin bekası için" evlatlarını katletmeyecekti. Hitler gibi, Mussolini gibi diktatörler yeryüzüne hiç mi hiç gelmeyecekti.


Darbeler olmayacak; insanlar hele hele genç fidanlar asılmayacaktı. Din kisvesine bürünmüş katiller insanları diri diri yakmayacak, savunmasız insanların üzerine ateş açmayacak ya da onları betona gömmeyeceklerdi.


Savaşlar yüzünden insanlar yerinden yurdundan olmayacak, mülteciler denizlerde boğulmayacak, küçücük çocukların cansız bedenleri kıyılara vurmayacak ya da o masum bedenler kör kurşunlara hedef olmayacaktı.


İktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olmayacak; halkını "Bizimkiler ve Ötekiler" diye ayırmayacaktı. Kin, nefret, öfke gibi duygular insanlara hiç verilmeyecek, insanlar birbirlerini aşağılamayı, birbirlerine küfür etmeyi hiç bilmeyecekti...


Bütün bunların yerine insanlara tahammül gücü, sevgi ve hoşgörü dağıtılacaktı kucak kucak. Bebekler, çocuklar, evlatlar ölmeyecek, analar ağlamayacaktı. Dünyanın her köşesinde rengarenk çiçekler açacak, her yer yemyeşil olacak, termik santraller, kimyasal silahlar hiç olmayacaktı. İnsanlar fikirlerini özgürce dillendirebilecek, kimse düşüncesinden dolayı lanetlenmeyecek, tutuklanmayacaktı...


Kurulacak bu yeni dünyada hiçbir kötülüğe yer yoktu, yapılacak çok şey vardı, yüreğim heyecandan bir kuş gibi çırpınıyordu. Bir an önce kolları sıvayıp işe başlamam lazımdı.


Giyindim, kuşandım, tam evden çıkmak üzereydim ki uzun uzun çalan zil sesiyle irkildim... Ve işte o anda uyandım, bir an neler olup bittiğini anlamaya çalıştım, ter içinde kalmıştım, kalbim hâlâ tüm hızıyla çarpıyordu...


Hava henüz alaca karanlıktı, aydınlanmamıştı gün. Yoksa güneş bugün de mi çıkmayacaktı kara bulutların ardından? Güneşi özlemiştim, aydınlığı özlemiştim... Ben nasıl bir dünya düşlemiştim, böyle bir dünya olabilir miydi, güneş bulutların arasından çıkar mıydı acaba?


Elimi yüzümü yıkayıp biraz kendime geldikten sonra çayımı yudumlarken düşünüyordum; gerçekten çok mu zordu böyle bir dünya yaratmak, barış ve huzur içinde yaşamak; insanları sevmek, herkesi kucaklamak?


Hayır, aslında zor değildi. Böylesi ütopik ve güzel bir dünyayı yürekleri sevgi dolu bir nesil inşa edecekti, bizlere düşen ise onlara yardım etmek, onların elinden tutmaktı sadece...


İşte yeni bir gün daha başlıyor, bir yandan güneş bulutların arasından sıyrılırken bir yandan da inceden bir yağmur yağıyor... Biliyorum birazdan rengarenk bir gökkuşağı çıkacak ve aydınlanacak her yer... Biliyorum aydınlık günler bizi bekliyor...


85 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page