top of page
KimseSiz Dergisi

Eğitimci-Yazar Ramis Dara ile Söyleşi

Güncelleme tarihi: 8 Oca 2021


KimseSiz: Sanatsal etkinlikler yönünden Bursa, İzmir'in bile ulaşamadığı bir noktada denilebilir. Bunda sizin çok önemli katkılarınız var. Oysa, edebiyatın İstanbul' da yapılabileceği ve taşrada yapılan edebiyatın güdük kalacağı gibi yaygın bir inanış vardır. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Ramis DARA: Başlangıçta, İstanbul dışında edebiyat yapılamaz, edebiyat yapabilmeniz için orada en azından belli bir süre yaşamanız gerekir gibi yanlış bir inanış vardı. Bu görüşü zaman zaman biz de pompaladık. Ama günümüzde iletişim araçlarının yaygınlaşması bu inancı kırmamıza yol açtı. Ama yine de taşrada kaliteli bir edebiyatın üretilebilmesi için İstanbul'daki edebiyat çevresini koklamış birkaç kişinin önderliğine ihtiyaç var. Nitekim bunun canlı örneklerini Bursa, Konya gibi taşra edebiyatında görebiliriz.




KimseSiz: Bir yazınızda "Beni yok sayan... " diye bir söyleminiz vardı. Bunu biraz açar mısınız?


Ramis DARA: Düşünsel ve sanatsal bir şeyler üreten kişiler, dönem dönem fark edilmek ya da ödüllendirilmek gibi bir ihtiyaç hissediyor. Dünya edebiyatının önemli yazarlarından Virginia Woolf'da önemsenme duygusunu yaşamış ve intihar etmiştir. Sonuçta sanatçı da bir insandır ve bu duygu tamamen insancıldır. Ne kadar büyük şeyler yapsanız da dış dünyanın sizden daha büyük olduğunu görüyor ve çok önemli olmadığınız duygusuna kapılıyorsunuz. Sanırım bu sözü, benim de bu tür şeyler hissettiğim dönemde söyledim. Aslında bu tür duygular sanatçıyı güdülüyor. Bugünkü Cumhuriyet Bilim Teknik'te Ahmet İnam da aynı konuya değinmiş. Ona göre de çok iyi şeyler yaptığını düşünen insanlar ve hocalar, "artık şurada yer alayım " gibi bir duyguya kendilerini kaptırıyor. Sanatçının bu tür onanma duygusunu aşması gerekiyor. Özellikle de bu toplumda onanmak daha bir zor. Aslında bu tür değerler edebiyatçı için çok önemli olmamalı. Bize Bursa'nın en büyük ödülünü verseler ne olur? Sonra,yazan, çoğu kez hedeflediği kitlenin malı olamaz ki. Tanpınar da "Biz aslında üç beş kişi için yazarız, ama bizi başka üç, beş kişi okur" diyor ya bu yüzden


KimseSiz: Bir kitabınıza adından "Edebiyatçı Aydın Değildir" den söz edelim mi?


Ramis DARA: Türkiye'de yazardan, şairden kısacası edebiyatçıdan geçilmiyor. Ama gerçek anlamda edebiyatçıyı yani nitelikli eserler veren sanatçıları bulmak zor. İlk gençlik yıllarımızda edebiyatçının toplumu aydınlatan insanlar olması gerektiğine inanıyordum ama şimdi böyle olması gerektiğini düşünmüyorum. Edebiyatçı, yazar, hatta edebiyat düşünürü olarak adlandırdığımız kişiler küçük birer tanrıcıktır. Ama bu tanrıcığı, kendisini dış dünyadan sınırlamış, diğer sanatçılarla geçimsiz diye nitelememek gerekiyor. Sadece kuralları vardır, bu yüzden çatışır, diye düşünmeli. Ben, edebiyattan, günlük hayatta tüketilemeyecek tarzda bir şeyler beklediğim için "edebiyatçı" kavramını, toplumu yönlendirme işlevini taşıyan aydın kavramından ayırıyorum. Edebiyatçının amacı bir şeyler öğretmek değildir. Yaşar Kemal boyutlarında sanatsal açıdan belli bir noktaya gelmeden kendisini günlük politika ve toplum için harcamamalıdır, diye düşünüyorum.


KİMSE/SİZ 1. sayı 2002 Kasım 15

ÖNEMLİ:

KİMSE-SİZ DERGİSİNİN BÜTÜN SAYILARINI,YAZI ve YAZARLARINI GÖRMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN

*


16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page