Yaşar Kemal: Türk yazar
Kürt kökenli Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. On altı yaşındayken 1939'da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı Adana halkevleri dergisinde yayımladı. Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurova'dan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, 1943 yılında Adana Halkevi tarafından basıldı.
Kayseri'de askerliğini yaparken ilk hikâyesi olan "Pis Hikâye"yi yirmi üç yaşındayken yazdı. 1948’de "Bebek" hikâyesinin ardından "Dükkancı"yı yazdı. 1940'larda Adana'da çıkan Çığ dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino... gibi isimlerle tanıştı...
Dünya çapında üne kavuşmasını sağlayacak İNCE MEMED adlı kitabını 1955'de yazdı.
Günü yansıtan gerçekçi konulardan daha çok efsane ve söylencelerden köklerini alan, haksızlığa karşı savaşan güçlü insan mitoslarına dayalı yapıtları büyük ilgi gördü. Epik anlatımın bizdeki en güçlü ve başarılı yazarlarından biri oldu. Türkçeyi görsel tablolar yaratmak, şiirsel betimlemeler yapmak için ustaca kullandı.
Doğum tarihi ve yeri:6 Ekim 1923, Hemite, Osmaniye, Türkiye
Ölüm tarihi ve yeri:28 Şubat 2015 (91 yaşında), İstanbul, Türkiye
Evlilikleri:Ayşe Semiha Baban (2002 y.-), Thilda Kemal (1952-2001 yy.)
Ebeveynleri:Sadık Efendi, Nigâr Hanım
Çocuğu:Raşit Gökçeli
Ölümünün Üçüncü Yılında Yaşar Kemal Anısına
14 Ekim 1982 tarihinde Uluslararası Cino Del Duca ödül töreninde “İnsanın gücüne inanıyorum, sözün gücüne de bundan dolayı inanıyorum. Edebiyatımı bu gücün üstüne kurmaya çalıştım. Söz insanın kendisidir. İsterdim ki benim de yaptığım edebiyat bir sevinç, insanlığa bir aydınlık türküsü olsun. En acıda, işkencede bile ben insanın yaşama sonsuz bağlılığını, minnettarlığını gördüm. Söz adamı olmamdan mutluluk duydum.” diyen Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal'i yitireli iki yıl oldu. O, yaşamı boyunca eserlerinde Türkçeyi büyük ustalıkla kullandı, pek çok ödül aldı, Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterildi. Gerçi ödülü ona vermediler ama o, okurlarının gönlüne taht kurarak en büyük ödülünü aldı. Biz de ölüm yıldönümünde Yaşar Kemal'i yaşamından kesitler ve dostlarının anlatılarıyla anmak istedik.
Halk kızı ve halk oğlu
Ahmet Altan Anlatıyor: Ben ergenliğe yeni adım atmış, belki de gereğinden fazla kitap okuyan, edebiyat konuşmaya meraklı ve itiraf edeyim ki kendini dünyanın merkezi sanan kibirli bir oğlan çocuğuydum. Konuşmalarım, tavırlarım Yaşar Kemal’i sinirlendirirdi bazen. Yaşar Kemal’le bir oyun oynamamış, böyle bir hatıraya sahip olmayan, o mahalledeki tek çocuk bendim sanırım. Kimi zaman ukalalıklarımla onu çok kızdırdığımda, o kocaman sesiyle küfür eder, “Kerime, halk kızı olduğu için gerçek insandır, sen ona benzememişsin” derdi. Annem gülerdi, “Sen o ite aldırma Yaşar” derdi. Annem Yaşar Kemal’i çok severdi, kardeşiymiş gibi davranırdı, sanırım öyle de hissederdi. Ben onların “halk kızı ve halk oğlu” olmalarıyla usulca dalga geçer ve Yaşar Kemal’i daha fazla kızdırırdım.
Bizi hiç ayrı saymadılar
Romanlarının ülkesi Çukurova'da, Van muhaciri ailesiyle roman gibi bir çocukluk geçiren Yaşar Kemal, ailesiyle köylüler arasındaki ilişkiyi yıllar sonra “Doğduğum bu Türkmen köyünde bizi Kürt diye hiç ayrı saymıyorlardı. Biz de kendimizi onlardan hiç ayırmıyorduk. Bütün köylülerle akraba gibiydik" diye anlatır...
(devamı için )