Okuduklarimda, dergiye gelen yazılarda gördüğüm bir şey var; DE,DA sözcükleriyle başımız belada
Anne Sexton dergimizde yayınlanan şiirinde diyor ya;
"Sözcüklere ve yumurtalara özenle dokunmalı.
Bir kez kırıldılar mı olanaksızdır
Onarılmaları."
Kendimizi dünyaya anlattığımız, dönüşü olmayan, tek kullanımlık kartvizitlerdir sözcükler, hassasiyeti ondan...
Gerçi ulus olarak bizim öyle bir derdimiz yok sanki; fincan taşısak da aldırmayız; adı da dobralık olur sözde; alkış bile bekleriz.
Tümden haksız mıyız?
Sözcüklerin kökenlerini inceleyen bir bilim dalı var; etimoloji...Arkeologlar gibi Etimologlar da var.
Onlardan öğreniyoruz ki ne bulmuşsak dilimize almışız; sorun da oradan başlıyor.
Domates Aztekçe, aslı tomatı... Kalem Arapça...
Peki DA ne demek?
Böyle bir sözcük var oysa... Bazen DE oluyor ama var?
"Aslı yetmedi, mutasyonlu pandemi de ayrı bir sıkıntı."
"Dergimizin bu sayısında Yusuf ve Niyazi'nin yanında, Nurten, Fadime, Semihat da var..." örneklerinde olduğu gibi.
Lazca mı yoksa?
Neyin nesi bu sözcük, nerden geliyor? Neden 7'den 70'e hepimizin ortak belası, eğitimsizi anladık, ordinaryüs prof'un da ortak derdi, düzgün yazan yok.
İşimiz bu; DİL ve sözcükler de temel malzememiz.
Bir bilen anlatsa ya...
Siz hata yapmadan yazabiliyorsanız, ki bir mucizesiniz aslında demektir, bir hoca bulup okunun, ama onu anlatın da biz de özenelim...
Yazımın uzun ve ders niteliğinde sıkıcı bir metin olduğunun farkındayım, o nedenle de o küçük videoyu ekledim. Yine de ilgilenen ve meraklılar için bir yol gösterici olacağına inanıyorum...