top of page

Arama Sonucu

"" için 3680 öge bulundu

  • Zuhal TEKKANAT

    16 Ağustos 1938 - 28.10.2019 * KONUK YAZAR Ekim 2019'da aramızdan ayrılan 2002 - 2015 yılları arasında maviADA Dergisinde yazı ve şiirleriyle yer alan Cemal Süreya'nın eşi Zuhal TEKKANAT'ın dergimizde yer alan YAZILARINI OKUMAK İÇİN RESME TIKLAYIN.

  • Rahim GÜR

    KONUK YAZAR * Pandemi sırasında aramızdan ayrılan Rahim GÜR'ün 2006 - 2021 yılları arası maviADA dergisinde yayınlanan yazılarını görmek için RESME TIKLAYIN RAHİM GÜR | maviada (adadergi.com)

  • Gülgün ÇAKO

    KONUK YAZAR 2008- 2010 arasında aralıksız olarak, sonraki yıllarda bazen maviADA'da yer alan Gülgün ÇAKO'nun tüm yazılarını görmek için resme tıklayın *

  • Zafer KÖSE

    2008-2010 Yılları arasında maviADA'da yazan Zafer KÖSE'nin yazılarını okumak için resme TIKLAYIN *YETKİLİ YAZARLAR SAYFAYA DÜZENLİ YAZARLAR. *KONUK YAZARLAR ayda en az bir kez yazarlar *BAŞLANGIÇTA EN AZ ÜÇ YAZIYLA YER ALIRLAR *DERGİYE ANILACAK BİR YARARLARI OLAN KONUK YAZARLARIN, DERGİDEN AYRILSALAR DA TANITIMLARI SAKLANIR

  • Zübeyde Seven Turan

    KONUK YAZAR * *YETKİLİ YAZARLAR SAYFAYA DÜZENLİ YAZARLAR. *KONUK YAZARLAR ayda en az bir kez yazarlar *BAŞLANGIÇTA EN AZ ÜÇ YAZIYLA YER ALIRLAR *DERGİYE ANILACAK BİR YARARLARI OLMAMIŞSA YAZAR SAYFALARI KALDIRILIR

  • Akay Aktaş

    KONUK YAZAR 2008- 2021 arası maviADA yazıları yayınlanan Akay AKTAŞ'ın yer alan yazılarına ulaşmak için ARIya TIKLAYIN

  • Esra ODMAN İYİER

    KONUK YAZAR * Esra ODMAN İYİER'in dergimizde yer alan tüm yazılarına ulaşmak için KELEBEĞE TIKLAYIN.

  • Derin ZORLU

    KONUK YAZAR * Tüm Yazılarını Okumak için resme TIKLAYIN

  • Arsen Averekliyan

    KONUK YAZAR * Arsen AVEREKLİYAN Yazılarını görmek yandaki resme ya da buraya TIKLAYINIZ.

  • Tamer UYSAL

    KONUK YAZAR * Tamer UYSAL | maviada (adadergi.com) da yayınlanan yazılarını okumak için TIKLAYIN

  • Nurdan ALADAĞ

    KONUK YAZAR Nurdan ALADAĞ'ın tüm yazılarını görmek için resme tıklayın.

  • Emine ERBAŞ

    KONUK YAZAR Emine ERBAŞ'ın ilk yazıları KimseSİZ Dergisinde 2003'te yer aldı. Sonraki yıllarda maviADA'da yazmayı aramızdan ayrıldığı 10. Nisan. 2020'e değin aralıklı da olsa sürdürdü. Dergimizde yayınlanan tüm yazılarını okumak için resme tıklayın.

  • Zeliha AYDOĞMUŞ

    KONUK YAZAR 2020 baharından itibaren şiir ve yazılarıyla maviADA Dergisinde yer alan Zeliha AYDOĞMUŞ'un maviADA'da yer alan yazılarını görmek için ya resme ya da buraya tıklayın

  • Nebahat POŞLUK

    KONUK YAZAR TÜM YAZILARINI GÖRMEK İÇİN RESME TIKLAYIN

  • Şenol Yazıcı

    Trabzon doğumlu Şenol YAZICI, önce Öğretmen Okulunu sonra Edebiyat fakültesini bitirdi. Türkiye'nin birçok yerinde Edebiyat öğretmenliği yaptı. İlk yazısı 1979'da, ilk kitabı "Selam Söyleyin Ay Işığına" 1997'de, son kitabı ADA 2011 Ocak ayında yayımlanan YAZICI'nın toplam on bir kitabı var. Televizyon, radyo programcılığı, sahne oyunları yöneticiliği yaptı. Sayısız yazısı dergilerde, gazetelerde, İnternet'te yayınlandı. Başta TÜYAP olmak üzere çok sayıda söyleşi ve konferansta yer aldı. Sanat yalnız insanın en kadim siyaseti ve silahıdir, diyen yazar, İstanbul konumlu ATP yayın ve dağıtımın 2006-2010 arası yetişkin edebiyatı bölümü ADA KİTAP'ı kurdu ve yönetti. 2002-2020 arası basılı olarak yayın yapan kimse-SİZ , maviADA, ADA dergilerinin, 2014 sonrası İnternet yayınına ağırlık veren maviADA dergisinin kurucusu ve halen genel yayın yönetmeni. *YETKİLİ YAZARLAR SAYFAYA DÜZENLİ YAZARLAR. *KONUK YAZARLAR ayda en az bir kez yazarlar *BAŞLANGIÇTA EN AZ ÜÇ YAZIYLA YER ALIRLAR

  • Fadime Yıldırım Karoğlu

    2006 Yılından bu yana maviADA dergisinde değişik kademelerde görev ve yer alan, maviADA yayınlarından bir öykü kitabı çıkmış olan Fadime Yıldırım Karoğlu maviADA dergisinde yazıyor. * Yayınlanmış yazılarını görmek için resme tıklamanız yeterli *YETKİLİ YAZARLAR SAYFAYA DÜZENLİ YAZARLAR. *KONUK YAZARLAR AYDA EN AZ BİR KEZ YAZARLAR *BAŞLANGIÇTA EN AZ ÜÇ YAZIYLA YER ALIRLAR

  • Nurten Bengi Aksoy

    * Nurten B. Aksoy 15.07.1954 tarihinde Mardin'de doğdu. 1960 yılında ailesiyle birlikte göç ettikleri İstanbul'da ilk, orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra 1976 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1977 yılında Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğünde arşivist olarak başladığı çalışma hayatını 1980 yılından itibaren MEB'de Edebiyat öğretmeni olarak sürdürdü. İstanbul Sağmalcılar Lisesinde başladığı öğretmenliğe, Fatsa Bolaman Lisesi, Antalya Gazi Lisesi ve 1999 yılında emekli olduğu Metin-Nuran Çakallıklı Anadolu Lisesinde devam etti. 2000 yılından 2009 yılına kadar özel dershane ve okullarda görev yaptıktan sonra mesleğine veda eden Nurten B. Aksoy, emekli olduktan sonra yazmaya başladı. Edebiyatın hemen hemen her türünde (gezi, deneme, anı, öykü, şiir...) yazdığı yazılar pek çok basılı ve İnternet dergisinde yayınlandı. maviADA'nın basılı ADA Dergisinin 2019 Ocak-2020 Mayıs arasında yayınlanan beş sayısının sahipliğini ve editörlüğünü üstlendi. 1984-2005 yılları arasında Antalya'da yaşayan yazarımız İstanbul'a döndükten sonra yazma çalışmalarına ağırlık verdi. 2014-2019 yılları arasında çalıştığı, İnternet'te yayın yapan Listelist Medya sitesinde çok sayıda yazısı yer aldı. AKSOY, 2014 yılı güzünde yazmaya başladığı maviADA Dergisinde yönetimde yer alıyor, halen editörlük ve yazarlığa devam ediyor. İstanbul'da yaşıyor. *YETKİLİ YAZARLAR SAYFAYA DÜZENLİ YAZARLAR. *KONUK YAZARLAR AYDA BİR KEZ YAZARLAR *BAŞLANGIÇTA EN AZ ÜÇ YAZIYLA YER ALIRLAR *DERGİYE ANILACAK BİR YARARLARI OLAN YAZARLARIN DERGİDEN AYRILSALAR BİLE TANITIMLARI SAKLANIR

  • KUYUCAKLI YUSUF

    FETHİ NACİ * Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf’ta, bir Anadolu kasabasını, bütün insanî ve toplumsal gerçekliğiyle veriyor: Soylu insanlarıyla, bayağı insanlarıyla; sevinçlerle, üzüntülerle; sevgilerle, nefretlerle; fakirlikle, zenginlikle; umutla, umutsuzlukla… Yarattığı insanlar, o çağın, o çevrenin insanları; birbirleriyle ilişkileri, belirli şartların biçim verdiği ilişkiler. Romanın başarısını sağlayan öğelerden biri Sabahattin Ali’nin romanının kişilerine karşı davranışı ise ötekileri de ayrıntıları kullanmadaki şaşırtıcı ustalığı ile olayları geliştirmedeki romancı becerisidir. Sabahattin Ali’nin kişilerine karşı davranışı ilginçtir: Gerçekten kendi dışında, gerçekten kendinden bağımsız kişiler gibi görür onları. Davranışlarına müdahale edemediği bu insanlara kimi zaman kızar, kimi zaman onların yardımına koşmak için çırpınır. Ama karışmaz -sanki- onların davranışına. Kafka’nın Max Brod’a söyledikleri geliyor aklıma: “Gerçek bir sanatçının kişileri gitgide kendilerini bağımsız kılar, yaşama güçlerini içlerinden alır, kendi içlerinden gelen bir güçle devinimlerde bulunur ve kimi zaman bu kişilerin alınyazıları yaratıcılarını şaşırtan eğriler çizer.” (Kafka’da İnanç ve Umutsuzluk, s. 53) Kuyucaklı Yusuf’ta da kişiler gitgide kendilerini bağımsız kılarlar, ama burada devinimlerini belirleyen şey “kendi içlerinden gelen güç” değildir, kasabanın nesnel şartlarıdır; kişiler (daha doğrusu, halktan kişiler), bu nesnel şartların tam bilincinde değildirler, ama romancı bu şartların bilincindedir. Sabahattin Ali’nin öfkesinin kaynağını burada aramak gerek. Kuyucaklı Yusuf, okuduğum Türk romanları içinde ayrıntıların en mükemmel, en ustaca kullanıldığı romanlardan biri. Sabahattin Ali’de inanılmaz bir gözlem gücü, inanılmaz bir bellek var; Kuyucaklı Yusuf’ta çizdiği dünyanın böylesine renkli, sıcak ve inandırıcı olması, bence, büyük ölçüde yaşantısından gelen gözlemlere, ayrıntılara bağlı. O pek önemsizmiş gibi görünen küçük küçük ayrıntılar, romana tam bir somutluk kazandırıyor; birdenbire kendinizi anlatılan kasabada, olayların ve insanların arasında buluveriyorsunuz; romandaki dünya, sanki romanın çerçevesini kırıp dışarıya fırlıyor, sizin dünyanıza karışıyor. (…) Çehov’un “Bir oyunda tüfekten söz edilmişse oyunun sonunda o tüfek patlamalıdır.” sözü, romanda ayrıntıların kullanılması konusunda da bir ölçü olabilir. Romanın 4. sayfasında Yusuf’un sağ elinin baş parmağı mı kesildi, bu parmak, Yusuf’un askerliğiyle ilgili olarak 164. sayfada karşımıza çıkar. Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf’ta, âdeta, “Bir romanda ayrıntılar nasıl kullanılır?” sorusunun eksiksiz cevabını vermektedir. Sabahattin Ali, sözgelimi, “O zaman mindere oturup yemeğe başlıyorlardı.” demez, “O zaman mindere yan oturup ayaklarını aşağı sallayarak karşılıklı yemeğe başlıyorlardı” der (Akba Kitabevi, 1943 baskısı, s. 152). (…) Romanın başarısını sağlayan bir başka önemli öğe de Sabahattin Ali’nin olay kurmakta, birbirleriyle bağlantılı olarak ve roman kişileriyle kasaba gerçekliğini ortaya çıkaracak biçimde olayları sürdürmekte, giderek, bu olaylar dizisine gergin bir dram havası katmaktaki büyük ustalığıdır. Romanın çok sağlam bir olaylar örgüsü vardır ve her olay belli bir görev yüklenmiştir. sürdürmekte, giderek, bu olaylar dizisine gergin bir dram havası katmaktaki büyük ustalığıdır. Romanın çok sağlam bir olaylar örgüsü vardır ve her olay belli bir görev yüklenmiştir. Kuyucaklı Yusuf, bir kasaba romanı: 1903’te Nazilli’de başlar, hemen Edremit’e atlar ve orada Birinci Dünya Savaşı içinde, sona erer. Sabahattin Ali, Edremit’i ele alarak, kasaba gerçekliğini bütün töresel, ekonomik ve toplumsal ayrıntılarıyla verir. Ama bunu bir romancı olarak yapar. Hiçbir zaman öğretmenlik etmeye kalkışmaz. Kuyucaklı Yusuf’ta nesnel gerçekliklerle roman kişileri haşrüneşr olmuşlardır. Roman kişileri, nesnel gerçekliklerin belirlediği biçimde davranırlar, düşünürler. Sabahattin Ali, dış gerçekliklere, romanının gerektirdiği ölçüde yer verir. (…) Yusuf’u oğlu gibi sever Sabahattin Ali, üzerine titrer, demiştim. Yusuf sanki ringdedir. Sabahattin Ali de yanı başında; elinde havlu, durmadan yardım etmektedir. Romanın başından sonuna kadar bu böyledir. Ama Sabahattin Ali, bu sevgiyi gösterirken, romancı titizliğini bir yana bırakmaz; Yusuf’u hep belirli şartların içinde alır, yaşatır; bu şartlara göre davrandırır, düşündürür, konuşturur; gerçeği zorlamaz. (…) Romanın sonu gerçekten unutulmayacak bir sondur. Yusuf’un anasının babasının ölümüyle başlayan roman karısının ölümüyle biter. Muazzez aldığı yarayla ölür. Yusuf, hayvanın terkisinde duran heybenin dibinden büyükçe bir bıçak çıkarır. Onunla toprağı kazar. Karısını çukura yerleştirdikten sonra yumuşak toprakları avuçlarıyla çabuk çabuk üzerine atar. Büyük bir dinginlikle, bir diriye hizmet eder gibi. Yalın ve trajik bir son… Sonra, “Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenir, yeni bir hayata doğru yürür.” İlk defa 1937’de yayımlanan romanın sade ve sağlam bir dili var. Romanda takıldığım tek şey, Sabahattin Ali’nin birkaç yerde, gereği yokken söze karışması: Romanın başlarında küçük Anadolu şehirlerindeki evlenmelerden söz ederken (s. 6, 7), askere alınan delikanlıları anlatırken (s. 163)… Bir de, kimi zaman “söylediğimiz gibi” (s. 174), “bundan sonra anlatacağımız” (s. 222) gibi araya girmeleri var. Keşke bunlar da olmasaydı… Kuyucaklı Yusuf, kişilerinin canlılığıyla, ayrıntıları kullanmadaki ustalığıyla, olay örgüsündeki mükemmellikle, mahalli renkleri vermedeki üstün başarısıyla, toplumsal gerçeklikle insani gerçekliği tam bir uyum içinde, dengeli olarak yansıtmasıyla eskimeyecek, tazeliğini sürdürecek bir roman. Fethi Naci Kırk Yılda Kırk Roman (Kısaltılmıştır.) Metindeki bazı sözcüklerin anlamları: devinim : Hareket. dingin : Sakin, durgun. haşrüneşr : Haşır neşir, kaynaşma, bir arada olma. Fethi Naci (1927 – 2008), Cumhuriyet edebiyatının son dönem eleştirmenlerindendir. Fethi Naci yeniliğe açık, öğrenmeye istekli, tutarlı, dile özen gösteren, öz eleştiri yapmaktan çekinmeyen kişiliğiyle önemli eleştirmenlerimizden biridir. İlk dönem eleştirilerinde toplumcu eğilim edebiyat anlayışına uygun görüşü benimsemiştir. Daha çok roman ve hikâye türleri üzerinde eleştiri yapmıştır. Bir eserde özle biçim birlikteliğinin olması gerektiğini savunmuştur. Kendi eleştiri anlayışına da eleştirel bir gözle bakarak eleştirinin tek yönlü yapılmasının yanlışlığına inanmıştır. Fethi Naci, eleştirilerinde romanın yapısının sağlamlığına ve kişilerinin canlılığına, yazarın ayrıntıları ve dili kullanmadaki ustalığına, olay örgüsündeki mükemmelliğe, sosyal gerçeklikle insani gerçekliğin uyumuna büyük önem vermiştir. Bir kitabın yanlışsız basılmasını çok önemsemiştir. Fethi Naci, dil ve dizgi yanlışlarına, dildeki aksaklıklara, alıntıların yanlış yapılmasına karşı yazarları çok sert eleştirmiştir. Eleştirilerini yaparken edebiyat ürünleri dışında kaynaklardan da beslenmesi, tarih, felsefe, ruh bilim ve toplum bilim gibi bilimlerden de yararlanması, okuduğu her romanı farklı “eleştirel yaklaşım”larla değerlendirmesi onu başarılı bir eleştirmen yapmıştır. Okumadığı bir kitap için tek bir söz bile söylemeyecek ve yazı yazmayacak kadar eleştiri türüne önem veren Fethi Naci, okuduğunuz metinde Kuyucaklı Yusuf romanını birçok açıdan irdeleyerek eserin değerini ortaya koymaya çalışmıştır. Okuduğunuz eleştiri metni 1970 yılında yazılmıştır. Tüm ifadeler: 11

  • SOKAK HAYVANLARI

    Fuat ÖZGEN * Almışlar ma-ariften eğitimin en iyisini Edinmişler yaradılan sevgisini Çözümleyince bütün sorunları Ele almışlar sokaktaki hayvanları Günlerce düşünmüşler Çözümü hayvanları uyutmakta bulmuşlar E.. milleti uyutmakta deneyim kazanmışlar Nasılsa millet gibi hayvanlar da sahipsiz Dolaşamazlardı sokaklarda ipsiz Sokaklarda dolaşmalarına gönülleri razı olmazdı Yoksa bir kanuna gerek kalmazdı Sokaklar tehlikeliydi zaten Bir de insanları masrafa sokmak neden Daha iyisi iyilik, sağlık!!

  • Yapamadığımız

    -Rahşan'a- Akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi Soyunmak vardı derdinden evrenin Bir entari serinliğini giyinmek Kendi derdini tespih gibi çekmek elinde Yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü Karşında polisiye roman okumak vardı Sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz Sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak Oturmağa konuklar gelmesi bazen Çevresinde bir masanın kaygısız Sıcacık konularda bir demli çay gibi Bilmedik komşularla konuşmak Dünyamızla uyuşmak vardı Oyunda sonunu görmeden oynamak Sevinebilmek kazandığına Yitirdiğine yerinebilmek Düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten Kamaştıkça örtebilmek gözlerini Düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini Uyayabilmek vardı vaktinde rahat * 26 Mayıs 2020, maviADA Dergisi

bottom of page